BRÜKSEL (AA) (YSM) - Küresel ekonomideki belirsizlikler, ABD ile yaşanan ticari gerilimler, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkacak olması, Almanya ekonomisindeki durgunluk, Fransa'da devam eden protestolar ve İtalya'nın borç maliyetlerinin artması Avrupa ekonomisinin 2019 yılında yavaşlaması beklentisine sebep oluyor.
Küresel ticarette önemli ülkelerin çok taraflılık yerine korumacı ve tek taraflı ekonomi politikalarını tercih etmeleri, çeşitli ürünlerde gümrük vergilerinin artırılarak ticaret savaşına yöneliş, ABD'nin ekonomi ve siyasi politikalarındaki belirsizlik, anlaşmasız Brexit beklentisi, Almanya ekonomisinde gözlemlenen yavaşlama, Fransa'da yaşanan protesto ve sokak olaylarının devam etmesi, İtalya'da iktidara gelen aşırı sağcı hükümetin popülist ekonomi politikaları gibi nedenler AB ve Avro Bölgesine yönelik 2019 yılı büyüme beklentileri üzerinde olumsuz etki yapıyor.
Trump etkisi
ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve geldikten sonra uygulamaya koyduğu korumacı ticaret politikaları, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) yapısından bağımsız hareket etmeye başlaması, serbest ticaret anlaşmaları müzakerelerinden, Paris İklim Anlaşması'ndan ve İran Nükleer Anlaşması'ndan çekilmesi uluslararası piyasalarda gerilimleri yükseltiyor. ABD'nin son dönemde Çin'le yaşadığı ticari gerginliklerin de daha yukarıya tırmanma riski, küresel ekonomideki beklentileri olumsuz etkileyerek, Avrupa'nın büyümesine zarar veriyor.
AB-ABD gerginliği
Transatlantik ekonomik ilişkilerde gerginlikleri yükselten ana adım ise korumacı ekonomi politikalarını savunan Trump'ın, ABD'nin ulusal güvenliği gerekçesiyle ithal çelik ve alüminyuma ilave gümrük vergileri uygulama kararı oldu. ABD'nin 2018'de AB'yi de bu ilave gümrük vergilerine dahil etmesi, taraflar arasında ticaret savaşını ateşledi.
AB'nin hızlı bir şekilde ilave gümrük vergilerine karşı misillemeleri devreye sokmasının ardından, Trump, Avrupa'dan ithal otomobillere vergi uygulamakla tehdit etmesi iki tarafın da masaya oturmasına neden oldu.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile ABD Başkanı Trump arasında ticari gerginliği azaltmak için 2018 yılı temmuz ayında gerçekleştirilen görüşmeden otomotiv sektörü dışındaki sanayi ürünlerine ilişkin gümrük vergilerini ve tarife dışı kısıtlamaları sıfıra indirmeye yönelik birlikte çalışma kararı çıktı. Ancak, Trump'ın tehditkar tavrı ve hızlı bir şekilde yön değiştirebilen politikaları yaşanan "ateşkesin" ne kadar süreceği konusunda kaygıların devamına neden olurken ve Avrupa'nın büyüme beklentilerine zarar veriyor.
İran anlaşmazlığı
ABD Başkanı Trump'ın tek taraflı olarak İran nükleer anlaşmasından çekilme kararı ise AB ve ABD arasında özellikle ticaret alanındaki görüş farklılıklarını daha fazla artıran bir başka hamle oldu. AB, kuracağını açıkladığı yeni bir ticari mekanizmayla ABD'nin İran'a uygulamaya başladığı yaptırımları bertaraf etmeye hazırlığına girişti. Özel ticari mekanizma, ABD yaptırımlarını bertaraf etmek için şirketlerin AB yasalarına uygun olarak İran'la ticaret yapmalarını sağlayacak bir sistem olarak ön plana çıktı.
ABD yaptırımlarına uymak zorunda olan ticari bankalar ve merkez bankalarını sistemin dışında bırakarak ödeme işlemini yaptırımlardan muaf tutmayı amaçlayan mekanizmanın kurulmasına ABD'nin ne şekilde tepki vereceği ise henüz bilinmiyor ama ABD'nin bu mekanizmaya katılanlara uygulayabileceği cezalar, 2019'da AB ile ABD arasındaki ilişkileri daha gergin hale getirme riski taşıyor. Söz konusu mekanizmaya özellikle ABD'de de iş yapan Avrupa firmaları uzak dururken bu konudaki belirsizlik ve tansiyonun artma ihtimali Avrupa ekonomisine yönelik risklerden biri olarak ortaya çıkıyor.
Brexit belirsizliği
AB ile İngiltere arasında yaklaşık 2 yıldır devam eden müzakerelerin ardından uzlaşılan ayrılık anlaşması ve gelecekteki ilişkileri belirleyecek siyasi deklerasyonun onaylanamaması da kıtaya yönelik ekonomik beklentileri olumsuz etkiliyor. İngiltere Başbakanı Theresa May'in AB ile vardığı Brexit anlaşmasının İngiliz parlamentosunda reddedilmesi sonrasında Birlik'ten ayrılığın anlaşmasız bir biçimde gerçekleşmesi riskini yükseliyor. Bu durum, 29 Mart tarihinde AB'den ayrılacak olan İngiltere ve AB üyesi diğer 27 ülke ekonomisine yönelik büyüme beklentilerini aşağıya çeken bir unsur olarak öne çıkıyor.
Almanya hız kesti
Avrupa'nın büyümesine önemli katkı sağlayan kıtanın lokomotif ülkesi Almanya 2018'de yüzde 1,5'le son 5 yılın en düşük büyüme performansını sergilemişti. Almanya'daki hükümet, yavaş büyümenin nedenini zayıflayan küresel ekonomi, otomobil sektörünün mevzuatındaki emisyon değeri değişikliklerinin neden olduğu satışlardaki azalma, yaz aylarında yaşanan kuraklık, grip salgınları ve grevler gibi nedenlere dayandırdı.
IMF raporlarında ise Almanya'da özel tüketimdeki zayıflama, düşük sanayi üretimi ve yabancıların taleplerindeki düşüşün ülke ekonomik büyüme beklentisini 2019 yılında yüzde 1,3'e kadar aşağıya çekebileceği kaydedildi.
Fransa ekonomisini Sarı Yelekliler etkiledi
AB'nin en önemli ülkelerinden Fransa'da akaryakıt zamlarına ve ekonomik şartların kötüleşmesine tepki olarak Kasım 2018'de başlayan eylemler, ülkede son yılların en şiddetli protestosu halini aldı. Protestolarda polisle eylemcilerin çatışması, kamu kurumlarına saldırılar, mağazaların yağmalanması, araçların ve çöp bidonlarının yakılması gibi olaylar tüm dünyanın dikkatini çekti.
Gösteriler nedeniyle mağaza, restoran ve alışveriş merkezlerinin uğradığı zararın 2 milyar avroyu geçtiği, gıda sektörünün yaklaşık 13 milyar avro zarar ettiği yönünde değerlendirmeler yapıldı. Gösteriler yüzünden aralık ayında Paris'e gerçekleştirilecek uluslararası uçuşlarda yüzde 5 ila 10 arasında düşüş yaşandığı, 2019'un ilk 3 ayı için Paris'e uçuş rezervasyonlarında da yüzde 6,8 gerileme olduğu belirlendi.
IMF ise Sarı Yelekliler'in gösterileri nedeniyle Fransa için büyüme tahminini 2019 yılı için yüzde 0,1 azaltarak 1,5'e düşürdü.
Fransa'da Sarı Yelek protestolarının devam edeceği yönündeki beklenti ülkenin ve Avrupa'nın ekonomik büyümesini olumsuz etki etmeyi sürdürüyor.
İtalya'nın bütçe krizi
Avrupa'nın bir başka öncü ülkesi İtalya'da geçen yıl göreve gelen aşırı sağcı hükümetin ekim ayında AB Komisyonuna gönderdiği bütçe taslağında, 2019 yılı için GSYH'ye oranla bütçe açığı hedefi yüzde 2,4 olmuştu. İtalya'nın bu bütçe planına, AB kurumları ve üye ülkelerden eleştiriler gelmişti. AB, 21 Kasım'da İtalya'ya yönelik olarak, 2019 taslak bütçesinin kurallara uymadığı ve kamu borcunu düşürmediği gerekçesiyle "aşırı açık prosedür" adlı disiplin sürecini başlatmıştı.
İtalyan hükümeti, AB ile krize yol açan 2019 bütçesiyle ilgili yürütülen müzakerelerde bütçe açığını yüzde 2,4'ten yüzde 2,04'e indiren yeni bir teklif sunmasıyla yaşanan anlaşmazlık sona erdi. Ancak yaşanan gerilimlerin İtalya ekonomisine etkileri devam etti. AB önemli ekonomilerinden İtalya’nın zayıf iç talebi ve devlet tahvillerindeki faizlerin yükselmesinin neden olduğu yüksek borçlanma maliyeti nedeniyle 2019 yılında büyüme beklentisi IMF tarafından yüzde 0,4 oranında düşürülerek yüzde 0,6'ya kadar indirildi.
Bu belirsizlikler ışığında hazırlanan IMF'nin Küresel Ekonomik Görünüm tahminlerinde ise Avro Bölgesi'nin 2019'da 1,6, 2020'de ise yüzde 1,7 büyüyeceği öngörülüyor.
Öte yandan, AB Komisyonunun en son yayınladığı ekonomik tahminlerinde AB'nin 2019'da 1,9 büyüyeceği belirtilirken, artan belirsizlikler nedeniyle bu oranların da aşağı yönlü revize edilmesi öngörülüyor.
YSM HABER MERKEZİ