GAZİANTEP (AA) - Zuhal Kocalar - Gaziantep'te ailesinin maddi sıkıntıları nedeniyle ilkokulu bitiremeyen iş adamı Sıddık Kayabaş, kendi tasarladığı hububat ve bakliyat makinelerini 1975 yılında kurduğu fabrikasında üreterek 25 ülkeye ihraç ediyor.
Kilis'ten 1964 yılında Gaziantep'e göç eden çiftçi bir ailenin çocuğu olan Sıddık Kayabaş (65), babasının maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle ilkokul 3. sınıfa kadar okuyabildi.
Babası tarafında meslek öğrenmesi için bir marangozhaneye çırak olarak verilen Kayabaş, askere gidene kadar burada ve ahşaptan değirmenlerin yapıldığı bir iş yerinde çalışarak deneyim kazandı.
Askerden döndükten sonra kendi işini kuran Kayabaş, iki kez iflas etmesine rağmen pes etmedi. Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikasında 130 kişiyi istihdam eden Kayabaş, tasarımları kendisine ait olan bakliyat ve hububat işleme makineleri ile helezonları 25 ülkeye satıyor.
Tasarım ve üretim tecrübesi dolayısıyla çevresinin "alaylı mühendis" dediği Kayabaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının, 11 yaşındayken "Oğlum benim seni okutmaya imkanım yok, sen sanat öğreneceksin" diyerek marangozhaneye çırak olarak verdiğini söyledi.
İşi öğrendikten sonra ahşap değirmenler üreten birkaç iş yerinde çalıştığını ve 1975 yılında 70 metrekarelik bir dükkanda kendi işletmesini kurduğunu dile getiren Kayabaş, şöyle devam etti:
"Antep'te o dönem sanayi gelişmemişti. Oradan 2 sene sonra bin metrekarelik bir alana geçtik. 2000 yılına kadar orada çalıştık. Ardından Örnek Sanayi'de 2 bin metrekarelik bir yere geçtik. Bu arada 2 kez iflas ettim. Kapanma noktasına geldik. Bunları çok dikkate almadık, yılmadan çalıştık. Fabrikada yatıp kalktığımız zamanlar da oldu. Çok çalışarak işlerimizi toparladık. 1995 yılında helezon imalatına başladık. 2009 yılında organize sanayi bölgesine geçtik, 25 dönüm arazi aldık. Şu anda 12 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösteriyoruz."
TÜBİTAK destekli 3 Ar-Ge projesi ve 7 patenti var
Kayabaş, Ar-Ge'ye ciddi önem verdiklerini ve önemli yatırımlar yaptıklarını, bu kapsamda TÜBİTAK destekli 3 Ar-Ge projesi ve patentli 7 icadı olduğunu bildirdi.
Her gün saat 06.00'da iş başı yaptığını anlatan Kayabaş, "Bu 42 seneden beridir böyledir. Günün programını yaparım. İşverenim diye personelden 1-2 saat sonra gelmek yok. Kimin gelip gelmediğini, işine sahip çıkıp çıkmadığını görebiliyorum. Sen işine sahip çıkmazsan, iş sana sahip çıkmıyor. O bakımdan gençlerimiz azimli olacaklar, yılmayacaklar." dedi.
Şirketini kurduğu günden bu yana hedefinin sektörü bulgur üretiminde iyi bir yere getirmek olduğunu kaydeden Kayabaş, bugün Türkiye'nin pek çok kentinin yanı sıra dünyanın dört bir yanında bulgur ve mercimek üretimi yapılan fabrikalar kurduğunu anlattı.
Kayabaş, kendi çabasıyla bugünlere geldiğini belirterek, "50 yaşına kadar benim günlük mesaim ortalama 16 saatin altına düşmemiştir. Şimdi de 12-13 saat çalışıyorum. Usta çırak ilişkisinden edindiğim tecrübelerin yanı sıra ihtiyaçlara göre makine talepleri geldikçe de kendimizi geliştirmek zorunda kaldık." ifadelerini kullandı.
Kanada ve Avustralya'ya fabrika
Eğitimi olmadığını ancak akademisyenlerle çalışmayı çok sevdiğini vurgulayan Kayabaş, şunları anlattı:
"Burada mühendisleri de yetiştiriyorum. Gece yatağa yattığımda 2-3 saat makine tasarımına zaman ayırırım. Yapacağım işe odaklanıp, orada ürettiğim çözümleri sabah mühendislere anlatıp bilgisayara aktartıyorum. Şu anda 6'sı makine mühendisi 130 personelimiz var. Ben mağlubiyeti kabul edemem. Kendi sektörümde de yaptığım yenilikleri hala yeterli bulmuyorum. Şimdiye kadar 50'nin üzerinde fabrika yaptım. Ara işlemleri, revizeleri de katarsak 100'ün üzerinde tesisimiz var. Hiçbir projeyi bir diğer tesise uygulamadım. Her tesiste yeni proje yaptım. Azimli olacaksın. Yaşamı ne kadar seviyorsan iş hayatını da o kadar seveceksin. Hedefimiz şirketi 200 kişinin çalıştığı bir işletme haline getirebilmek."