İSTANBUL-AHMET ALTUN(YSM) -Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, fiyat artışları ile mücadele etmek için fiyat kontrollerinin yetmediğini tecrübeyle bildiklerini, kalıcı çözümün, üretim kapasitesini artırmak olduğunu belirterek, “Şimdi önümüzde kaçırmamamız gereken bir fırsat var. Pandemi ertesinde ticaret zincirlerinde değişim bekleniyor. Avrupalı şirketlerin tedarik kaynaklarını çeşitlendirmek ve daha yakın coğrafyaya taşımak istemeleri Türkiye’nin önemini daha da artıracak. Bu fırsattan yararlanmak için Türkiye, sorunlarını geride bırakıp sanayi ve tarımsal üretim kapasitesiyle hazır hale gelmeli.” dedi.
Özilhan, TÜSİAD Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, 2021’in, TÜSİAD’ın 50’nci kuruluş yıl dönümü olduğunu ve kuruluş yıllarındaki gibi bugün de küresel ekonomide ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getirdi.
Türkiye’nin yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadelede fena bir sınav vermediğini belirten Özilhan, “Her ne kadar 1 Mart’tan 22 Mart’a nüfusa göre en hızlı vaka artışı görülen 11. ülke olsak da vaka başına ölüm oranı en düşük ülkelerden birisiyiz. Ayrıca, aşılama performansında da dünyada üst sıralarda yer alıyoruz. Hiç şüphesiz bu performansta sağlık alanında son yıllarda yapılmış olan yatırımlar ve özellikle yoğun bakım yatak sayısını oldukça artırmış olmamız etkili olmuştur. Bundan sonrası için aşılamada hızla daha fazla mesafe katedilmesi, toplumsal ve ekonomik hayatın bir an önce normale dönmesi en büyük temennimizdir.” ifadelerini kullandı.
Salgınla mücadelenin gerektirdiği teması azaltma, mesafe, bir araya gelme kısıtlamaları ve hatta kapanma ihtiyacı ile bu önlemlerin oluşturduğu zorlukların herkesin malumu olduğuna işaret eden Özilhan, şöyle devam etti:
“Mücadelenin gerektirdiği ekonomik yük tüm ülkeleri zorluyor. Haliyle ülkemiz de zorlanıyor. Pandeminin yol açtığı ekonomik zorluklar zaten mevcut olan yapısal sorunların üzerine ekleniyor. Ekonominin canlılığını sağlama ile ekonomik istikrarı koruma amaçlarını aynı anda yerine getirme gerekliliği bizi, adeta iki yanı uçurum olan ince ve keskin virajlı bir yol üzerinde hareket etmeye mecbur bırakıyor. Yolun bir yanı istikrarsızlık, diğer yanı ekonomik daralma, işsizlik ve geçim sıkıntısı… Üstelik arabanın yoldan çıkmasını, uçuruma savrulmasını da hevesle bekleyenler de yok değil. Ülke olarak hepimiz bu zorlu yolda seyir halindeki arabanın içindeyiz. Menzilimize ulaşmak için iş dünyası, çalışanlar ve diğer toplumsal kesimler, siyaset ve bürokrasi olarak birbirimize güvenmeli ve neyi, nasıl yapacağımızı konuşarak, istişare içinde belirlemeliyiz. Kavga dövüşle olmuyor. Kendi aramızda kavga ettikçe herkes kaybediyor. Muhakkak birleştirici olmak lazım.”
“Reformlar uzun ve meşakkatli süreçlerdir”
Tuncay Özilhan, konuşmasında ekonomik gelişmelere de değindi.
Zaman zaman çeşitli reform paketlerinin açıklandığını anımsatan Özilhan, “Sonuncu pakette de gördüğümüz gibi ele alınan reformların hepsi iyi, hepsi yerinde. Ama reformlar uzun ve meşakkatli süreçlerdir. Israrlı uygulama ve sürekli takip gerektirir. Bu yüzden reform süreçleri, siyaset ve bürokrasideki değişikliklere karşı hassastır. Reform hevesi zaman içinde azalır ve efor yeniden semptomların tedavisine kayar. Bu nedenle sık sık reform paketleri açıklanır ama bu paketlerin yapısal sorunları çözmedeki etkisi pek sınırlı olur. ” dedi.
Yüksek faiz oranlarının ise tasarruf açığının sonucu olduğunu savunan Özilhan, tasarrufların artırılmaması, TL’ye güven tesis edilip uzun vadeli dış kaynak çekilmemesi halinde hiçbir faiz indiriminin kalıcı olmayacağını kaydetti.
Tasarruf açığının bir cephesinin de mali disiplin olduğunu vurgulayan Özilhan, TL’deki değer kaybının bir nedeninin “döviz geliri üretme kapasitesi düşüklüğü”, bir diğer nedeninin de “geleceğe ilişkin belirsizlik ve güvensizlik” olduğunu söyledi.
“Fiyat artışları ile mücadelede kalıcı çözüm üretim kapasitesini artırmak”
TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, fiyat artışlarıyla mücadeleye değinirken, “Fiyat artışları ile mücadele etmek için fiyat kontrollerinin yetmediğini tecrübeyle biliyoruz. Kalıcı çözüm, üretim kapasitesini artırmak. Şimdi önümüzde kaçırmamamız gereken bir fırsat var. Pandemi ertesinde ticaret zincirlerinde değişim bekleniyor. Avrupalı şirketlerin tedarik kaynaklarını çeşitlendirmek ve daha yakın coğrafyaya taşımak istemeleri Türkiye’nin önemini daha da artıracak. Bu fırsattan yararlanmak için Türkiye, sorunlarını geride bırakıp sanayi ve tarımsal üretim kapasitesiyle hazır hale gelmeli.” ifadelerini kullandı.
Yüksek işsizliğin de Türkiye’nin önündeki sorunlardan biri olduğunu vurgulayan Özilhan, yeni teknolojiler açısından uygun becerilere sahip yeteri sayıda çalışan bulunamadığını da vurguladı.
Hızla ve kuvvetle ele alınması gereken konulardan bir tanesinin de “yeşil ekonomi” olduğunu aktaran Özilhan, gelecek yıllarda küresel ticarete yön veren ürünlerin; insan haklarına saygılı, etik değerlere uygun, çevreye duyarlı biçimde üretilmiş, yüksek teknolojili ürünler olacağı öngörüsünü paylaştı.
YSM EKONOMİ SERVİSİ