İSTANBUL (AA) (YSM) - Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermotoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Feride Kaptanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deri kanserinin dünyadaki en yaygın kanser çeşidi olduğunu, her geçen gün görülme oranının arttığını söyledi.
Deri kanserlerinin çok çeşitli tiplerinin bulunduğunu ve klinik bulguların hastalığın türüne göre değiştiğini dile getiren Kaptanoğlu, "Deri kanserinde toplumdaki bilgi ve farkındalık eksikliği, erken tanı şansının kaçmasına neden olabilmektedir. Geç tanıyla bazen erken evredeyken tedavisi çok kolay olan kanserler, ileri evrelerde kötü sonuçlara ya da daha zor tedavilere mecbur kalmaya neden olmaktadır. Deri kanserinin gözümüzün önünde, çıplak gözle bile görülebildiğini unutmamak gerek. Zira en çok iyileşme oranına sahip ve en çok tedavi edilebilir kanser çeşitlerinden biridir." diye konuştu.
Aslı Feride Kaptanoğlu, deri kanserinin pek çok çeşidi olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Bunların farklı semptomları, tedavileri ve şiddeti vardır. Temel olarak malign melanoma ve melanom olmayan deri kanserleri olarak iki ana gruba ayrılırlar. Melanom deri kanserleri arasında en az görülen tür olmasına rağmen en tehlikeli olanıdır çünkü erken evrede bile metastaz yapma, yani diğer iç organlara sıçrama ihtimali vardır. Daha erken yaşta da görülebilir. Hızlı büyüyen koyu renk, düzensiz kenarları ve karışık renkleri olan 'ben' benzeri lezyonlar şeklinde ortaya çıkar. Sıklıkla siyah, kahverengi alacalı yapıda olabileceği gibi nadiren mavi, pembe ve kırmızı nodüller şeklinde de olabilir. Kaşıntı, kızarıklık, kanama, kabuklanma da olabilir. Acil tedavi edilmesi gereklidir."
"En etkili yol güneşten korunmak"
Doç. Dr. Kaptanoğlu, melanom dışı deri kanserlerinin en sık görülen tür olduğunu dile getirdi. Bazal hücreli kanserin, en sık karşılaşılan ama en az tehlikeli tür olduğunu, sıklıkla açık tenli insanların güneşe en çok maruz kalan vücut bölgelerinde ortaya çıktığını anlatan Kaptanoğlu, genellikle küçük, kırmızı veya deri renginde, parlak kenarlı bir kabartı gibi belirdiğini, ilerleyen zamanda yara, kanama ve kabuklanmalar görüldüğünü ifade etti.
Bu kanser tipinin iyi seyirli olduğunu, yavaş büyüdüğünü ve vücudun diğer yerlerine hemen hiç yayılmadığını aktaran Kaptanoğlu, uzun süre tedavi edilmediği takdirde derin bir yaraya dönüşerek alttaki dokulara zarar verebileceğini ifade etti. Kaptanoğlu, hastalığın erken tanı ile tedavisinin kolay ve etkili olduğunu kaydetti.
Skuamöz hücreli kanserin ise en çok görülen ikinci deri kanseri olduğuna işaret eden Kaptanoğlu, "Güneşe maruz kalan bölgelerde sıklıkla baş ve boyunda görülür ve özellikle kulak, dudak ve eller ile kolların arka yüzünde gelişme eğilimindedir. Ayrıca yanık izi gibi daha önceden olan yaraların zemininde de gelişebilir. Skuamöz hücreli kanserler tedavi edilmezse alt dokulara geçebilir ve derin yaralara dönüşerek dokulara hasar verebilir. Olguların az bir kısmında da lenf nodlarına ve diğer uzak organlara yayılabilir ve ölümle sonuçlanabilir." ifadelerini kullandı.
"Deri kanserlerinden korunmanın en etkili yolu güneşten korunmaktır." diyen Doç.Dr. Kaptanoğlu, melanoma dışı deri kanserlerinin ilerleyen yaşla birlikte daha sık görüldüğünü, açık tenli kişilerde daha fazla oluştuğunu aktardı.
"Güneş altında uzun süre vakit geçirenlerde risk artıyor"
Deri kanserlerinde en önemli risk faktörünün zararlı güneş ışınları olduğuna dikkati çeken Kaptanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güneşten en çok etkilenenlerin başında çocuklar gelir. Özellikle çocukluğunda çil öyküsü olan ya da sık veya şiddetli güneşe maruz kalan çocuklarda, erişkin çağda deri kanseri gelişme riski daha fazladır. Güneş altında uzun süre vakit geçirenler, yaz tatillerinde uzun süre güneş banyoları ve solaryuma gidenlerde de risk fazladır. Ailesinde veya kendinde deri kanseri öyküsü bulunan kişilerde de risk daha fazladır. Bağışıklık sistemi zayıflamış olanlar, organ nakli yapılmış kişiler, güneşe karşı duyarlılık gösteren kalıtsal hastalığı olanlarda deri kanseri gelişme riski daha çoktur. Erken tanı kesin tedavinin ilk ve en önemli adımıdır. Deride görülebilen bazı değişiklikler kanser açısından uyarıcı olabilir. Deri üzerinde zaman zaman açılıp kapanan bir yara ya da kabarıklık deri kanseri belirtisi olabilir. Buna kaşınma, akıntı, kanama ve kabuklanma eşlik edebilir. Derideki bir kabartı veya lekenin büyümesi, şeklinde ya da renginde değişiklik olması durumunda veya iyileşmeyen yaralarda dermatoloğa muayene olmalıdır."
Doç. Dr. Aslı Feride Kaptanoğlu, herkese en az yılda bir kez kişisel deri muayenesi yapmasını önererek, "Bu muayene ile her gün aynaya baktığımızda gördüğümüz sadece yüzümüz gibi açıkta olan yerler dışında el içi, ayak tabanı, karın, sırt, genital bölgeler, ağız içi gibi yerleri de görme ve oradaki deri değişikliklerini farketme şansımız olacaktır." diye konuştu.
YSM HABER MERKEZİ