İSTANBUL (AA)(YSM) - Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, bu yıl buğday ekim alanlarının geçen seneye göre yüzde 5 azaldığını belirterek, "Ekim alanlarındaki azalmaya rağmen buğday üretiminde yağışlar sayesinde geçen yıla göre kayıp olmayacağını öngörüyor, en az 20 milyon ton rekolte bekliyoruz." dedi.
Ulusoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de buğday ekim alanlarının 2000-2018 yıllarında toplamda yüzde 23 daralarak 7,3 milyon hektara düştüğünü, son bir yılda ise ekim alanlarında yüzde 5'lik bir azalma yaşanmasını beklediklerini söyledi.
Son 18 senede yıllık ortalama yüzde 1-1,5 olan daralmanın 2019'da yüzde 5'e çıktığını dile getiren Ulusoy, tehlike sinyallerinin çaldığını, bunun önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Ulusoy, bu yıl yağışlar çok iyi olduğundan Mardin, Urfa, Harran bölgelerinde üreticilerin mısır tarlalarını zamanında biçemediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Hem mahsullerin hasat edilememesi hem de yağışların sürmesi nedeniyle toprağın rutubet derecesinin yüzde 60-70'lere çıkması buğday ekimini engelledi. Özellikle Güneydoğu'da ekim alanlarında ciddi azalma yaşandı. Bu yıl ekim alanlarındaki yüzde 5 düşüşün sebebi bu. Ancak bu durumun yağışların çok iyi gitmesi sayesinde telafi edileceğini düşünüyoruz. Yani ekim alanlarındaki azalmaya rağmen buğday üretiminde yağışlar sayesinde geçen yıla göre kayıp olmayacağını öngörüyor, en az 20 milyon ton rekolte bekliyoruz. Ayrıca mısır ve arpanın fiyatı buğdayı geçmişti. Bu ürünlere de kayma oldu."
"Üreticiden ucuz buğday alalım' demiyoruz"
Ulusoy, bu yıl buğday fiyatlarına ne olacağına ilişkin soru üzerine, geçen yıl Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) buğdayın tonu için bin 50 lira fiyat belirlediğini anımsattı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yıl buğdayın tonunun bin 350 lira olacağını açıkladığını aktaran Ulusoy, geçen yıla göre yüzde 29'luk artışın söz konusu olduğunu bildirdi.
Ulusoy, ekim alanlarının azalmamasının yolunun çiftçinin para kazanmasından geçtiğini kaydederek, "Biz sanayiciler olarak, 'Ucuz mal alalım' demiyoruz. Eğer biz, 'Ucuz ham madde alalım' dersek üretim azalır ve ham maddeyi bulamayız. Bu durum sürdürülebilir olmaz. Sanayici olarak çiftçinin para kazanmasını istiyoruz." diye konuştu.
Dünyanın en çok buğday üreten ülkesi olmadıklarını ancak en çok un ihracatını kendilerinin yaptığını vurgulayan Ulusoy, burada üretim kapasitesinin yüksek olmasının, kurumsal üreticilerin bulunmasının, yüksek buğday üretiminin yapıldığı Rusya gibi ülkelere yakın konumda bulunmanın etkili olduğunu söyledi.
Ayrıca Türkiye'nin yüksek ihracat kabiliyetinin bulunduğunun altını çizen Ulusoy, ülkenin navlun avantajına sahip olduğunu, olumlu tüm şartların yıllar içerisinde yükselen bir grafik oluşturduğunu anlattı.
Ulusoy, buğday alarak onu una çevirdiklerini ve katma değerli sattıklarını belirterek, geçen yıl sadece undan bir milyar 50 milyon dolar gelir elde edildiğini, bunun dışında bulgur, makarna, bisküvi gibi yüksek katma değerli ürün ihracatının da gerçekleştirildiğini söyledi.
"BM'de en iyi şartları Türk uncular sunuyor"
Günhan Ulusoy, geçen yıl yurt dışına 3,5 milyon ton un ihraç ettiklerini ve bunun karşılığında bir milyar 50 milyon ton gelir elde ettiklerini yineleyerek, Birleşmiş Milletler tarafından özellikle savaşın ve kıtlığın sürdüğü bölgelere yönelik yardım programları için alınan unlardan bahsetti.
Ulusoy, "BM'nin Yemen ve benzeri açlık ve savaşın yaşandığı bölgelere göndermek için aldığı unların çok büyük kısmı Türkiye'den gidiyor. Mesela Yemen'e yapılan ihracatın yüzde 80-85'i BM yardım programı kapsamında. Son dönemde bu ihaleler çok arttı. Ben bugüne kadar bu kadar fazla ihale görmedim." diye konuştu.
BM'nin genellikle 5-10 bin ton un için ihale açtığını dile getiren Ulusoy, şu ifadeleri kullandı:
"BM, bugüne kadar en fazla 20 bin ton un için ihaleye çıkardı. Ancak şimdi rakamın 60 bin tona ulaştığı bile oluyor. Özellikle Yemen'e 60 bin tonar olarak gidiyor unlar. BM'nin ihalelerinde Türkiye'den daha avantajlı fiyat verebilecek ülke olmadığı gibi bizim kadar hızlı bir şekilde siparişleri hazırlayıp ulaştırabilecek ülke de yok. Bu alanda Türkiye ile rekabet edebilecek hiçbir ülke yok. Fiyattan ziyade kısa periyotta o kadar üretimi yapacak bizden başka bizim kapasitemiz yok."
"Türkiye'ye 19 milyon ton buğday yetiyor"
Ulusoy, yerli buğdayla üretilen unda ihracatın yasaklandığının ve bu yasağın ne zaman kalkacağına dair bir beklentilerinin olup olmadığı konusundaki soru üzerine, iç piyasada un fiyatlarının artmaması ve enflasyona baskı yaratmaması için söz konusu kararın alındığını bildirdi.
Şu anda ihraç ettikleri unu yurt dışından aldıkları buğdayla ürettiklerini dile getiren Ulusoy, "Bu yasağın ne zaman kalkacağı konusuna gelirsek, fiyat istikrarından emin olduğumuz zaman eski sisteme döneriz. Bunun için de haziran sonunu beklememiz lazım. Haziran sonu gelecek, buğdaylar biçilecek, 20 milyon ton buğdayı alırsak hatta Allah nasip eder de 20,5-21 milyon ton alırsak eski sisteme döneriz." ifadelerini kulandı.
Yerli buğdayla ihracatın önüne geçilmesinin en çok Güneydoğu'daki üreticiyi etkilediğini kaydeden Ulusoy, buradaki üreticilerin mahsulünü Türkiye'nin diğer bölgelerine sattığını bildirdi.
Ulusoy, Türkiye'nin kendisine 19 milyon ton buğdayın yettiğini, fazlasının ihraç edilecek un ve benzeri ürünler için kullanılabileceğini anlattı. Mayıstan sonra buğday hasadının Çukurova'da başlayacağını dile getiren Ulusoy, sonrasında Trakya'da buğdayların biçileceğini bildirdi.
"Lisanslı depoculuk fiyat istikrarı sağlar"
Ulusoy, lisanslı depoculuğun öneminden bahsederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu sayede mevsimsel değişikliklerde zarar azaltılır. Şu anda Türkiye'nin devir stokları 20 milyon ton üretimin içerisinde 2-2,5 milyon ton. Yani üretimimizin yüzde 10-15'i kadarını, 1-1,5 aylık stoku devrediyoruz. Çin'de 12 aylık tüketim kadar stok devrediyorlar. Yani adam diyor ki bir sene kadar üretimim yarıya da düşse, ben yurt içinde fiyat istikrarımı korurum. Yani lisanslı depoculuk sayesinde fiyat istikrarıyla ilgili kaygı olmaz."
Ulusoy, lisanslı depoculukta somut ilerleyen projelerin bulunduğunu belirterek, sistemin 2014'ten beri kesintisiz olarak desteklendiğini bildirdi.
Lisanslı depoculuk sayesinde çiftçinin gelirinin de artacağını vurgulayan Ulusoy, ABD'de 160 milyon ton olan lisanslı depoculuğun kapasitesinin Türkiye'de henüz 3,4 milyon ton olduğunu, bunun bir an önce artırılması gerektiğini söyledi.
YSM HABER MERKEZİ