ANKARA (AA) (YSM) - Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) ile Portekiz Ombudsmanlık Kurumu iş birliğiyle yürütülen "İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesinde Ombudsmanın Rolünün Güçlendirilmesi Projesi"nin KDK'deki kapanış toplantısında konuştu.
Bireyin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasının zorunluluk olduğunu, insan haklarının hukuk dünyasının en önemli konusu olduğuna işaret eden Güngör, ihlalleri önlemek için hak ve özgürlüklerin yalnızca hukuki metinlerde yer almasının yetmeyeceğini, devletin de koruyucu tedbirler alması gerektiğini vurguladı.
Güngör, haysiyet sahibi olan insanın, dil, din, ırk ve diğer özellikleri itibarıyla değil, sadece ve sadece insan olduğundan dolayı belirli şekilde muamele edilme hakkına sahip olduğuna dikkati çekti.
"Ne yazık ki günümüz dünyasında bu hususlar göz ardı edilerek ayaklar altına alınmaktadır." değerlendirmesinde bulunan Güngör, sözlerine şöyle devam etti:
"Dünya ülkeleri son zamanlarda küresel bir sorun olarak karşımıza çıkan terörizm ve bundan kaynaklanan sığınmacı, mülteci sorunları, devletler tarafından gerçekleştirilen geniş çaplı insan hakları ihlalleri bakımından sınıfta kalmaktadır. Halep'te, Doğu Guta'da, Arakan'da, Filistin'de, Yemen'de katledilen masum insanların görüntüleri, daha onurlu bir yaşam arayışı için yasa dışı yollarla Avrupa'ya geçmeye çalışan sığınmacıların Akdeniz ve Ege'de yaşadığı dramlar vicdanlarımızı derinden yaralamaktadır. Türkiye, bulunduğu stratejik konum nedeniyle yakın coğrafyada yaşanan terör eylemlerinden ve savaşlardan etkilenen bir ülke konumundadır. Türkiye, her dönemde bu ülkelerden kaçmak zorunda kalan, dil, din, ırk farklılığı gözetmeksizin zulme uğrayan kitlelerin özgürlük ve güvenlik bulduğu güvenli bir liman olmuştur."
Güngör, mayıs ayı itibarıyla 4 milyona yakın Suriye vatandaşının geçici koruma statüsüyle Türkiye'de bulunduğunu, Türkiye'de son 8 yılda doğan Suriyeli çocuk sayısının 400 bini geçtiğini söyledi.
"Zorunluluk arz etmektedir"
Türkiye'de 600 bin Suriyeli çocuğun eğitim gördüğünü dile getiren Güngör, Türkiye'nin savaş ve terörden kaçanlara kapılarını açtığını belirtti.
Güngör, Türkiye'de kurulan kamplarda söz konusu kişilerin temel ihtiyaçlarının karşılandığını, bugüne kadar yaklaşık 37 milyar dolarlık harcama yapıldığını anlattı.
Medeni dünyanın tüm temsilcilerinin bu sorunların çözümünde ortak hareket etmesinin zorunlu olduğunu vurgulayan Güngör, insanların barış, huzur ve refah içinde yaşayabileceği, hukukun üstün kılındığı bir dünyanın inşası için devletlere, uluslararası kurum ve kuruluşların yanı sıra herkese sorumluluk düştüğünü ifade etti.
Temel hak ve özgürlüklerin yargısal güvence altına alınmadığı, idari eylem ve işlemlerin yargısal denetime tabi olmadığı bir düzende hukuk devletinden söz edilmeyeceğine dikkati çeken Güngör, idarenin eylem ve işlemleriyle hak ve özgürlükleri ihlal edilenlerin başvuracağı en etkili yolun idari yargı denetimi olduğunu vurguladı.
Danıştay Başkanı Güngör, idari yargının hak eksenli bakış açısıyla idareye yol gösterme görevini de yerine getirdiğini, bu sayede yeni ihlallerin doğmasının da engellendiğini vurguladı.
İdarenin işlem tesis etmeden, eylemde bulunmadan önce bunların temel hak ve özgürlüklere etkisinin değerlendirilmesi, buna göre adım atılması gerektiğinin altını çizen Güngör, temel hak ve özgürlükleri korumanın öncelikle idari makamların görevi olduğunu belirtti.
"Uluslararası çalışmalar önemli"
Güngör, idareyle vatandaş arasındaki sorunları çözmekle görevli ara bulucu kurumların varlığının da temel hak ve özgürlüklerin korunması açısından önem arz ettiğini söyledi.
Kamu Denetçiliği Kurumunun da insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine yönelik görevini başarıyla sürdürdüğünü ifade eden Güngör, kurumun görev alanındaki idari işlem ve eylemleri sadece hukuka uygunluk boyutuyla değil, aynı zamanda adalet anlayışı, insan haklarına saygı ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelediğini kaydetti.
Güngör, evrensel bir konu olan insan hakları alanında uluslararası çalışmaların da önemli olduğunu sözlerine ekledi.
YSM HABER MERKEZİ