İSTANBUL-NURULLAH SARI(YSM) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında, yılın 1. Enflasyon Raporu'nu paylaştı.
Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar ara hedeflere bağlılığı yansıtacak şekilde para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir görünümün esas alındığını belirten Karahan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu çerçevede 2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminleri bir önceki rapordaki haliyle korunmuştur. 2024 yıl sonu tahmini yüzde 36, 2025 yıl sonu tahmini ise yüzde 14 olarak tahmin edilmektedir. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları da 2024 yılı için yüzde 30 ve 42, 2025 yılı için ise yüzde 7 ve 21'e tekabül etmektedir. Enflasyonun 2026 yılını tek haneli seviyelere gerileyerek yüzde 9 ile tamamlaması, orta vadede ise yüzde 5 hedefinde istikrar kazanması öngörülmektedir."
"Mayıs sonrasında dezenflasyon dönemine gireceğiz"
Karahan, 2024 yılı tahminin korunmasında, birçok faktörün birbirini dengelemesinin etkili olduğuna işaret ederek, "Ücret ayarlamaları ve kamu harcamaları nedeniyle, 2024 yılı birinci çeyreğinde önceki rapora göre çıktı açığının daha yukarıda olacağını tahmin ediyoruz." diye konuştu.
Sıkı para ve maliye politikalarının eşgüdümünün katkısıyla, iç talepteki dengelenme sürecinin devam edeceğini değerlendirdiklerini dile getiren Karahan, şunları kaydetti:
"Bu görünüm altında, çıktı açığı tahmini güncellememiz 2024 yılı enflasyon tahminimizi 0,4 puan artırıcı yönde etkilemiştir. Buna ek olarak, birim iş gücü maliyetinin, öngörülenin üzerinde gelen ücret artışları nedeniyle yükselmesi tahminimizi 1,5 puan yukarı yönlü etkilemiştir. Gıda fiyatları ve Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarından gelen güncellemelerin toplam etkisi ise 1,4 puandır. Söz konusu yukarı yönlü etkilere karşın, enflasyonun ana eğilimindeki iyileşme tahminleri aşağı yönlü etkilemiştir."
Parasal sıkılığın fiyatlama davranışlarına yansımasının öngördüklerinden daha güçlü olduğuna dikkati çeken Karahan, buna ek olarak politika duruşunun ara hedefler doğrultusunda, bir önceki raporda öngörülenden daha uzun süre korunacak olmasının da ana eğilime olumlu yansıyacağını vurguladı.
Karahan, "Bu unsurların etkisi, tahminlerimizi 3,2 puan düşürücü yönde olmuştur." bilgisini paylaştı.
TCMB Başkanı Karahan enflasyon ve para politikasına ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yılın ilk yarısında, mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun ortalama olarak yüzde 4'ün altında, ocak hariç ise yüzde 3 civarında seyredeceğini öngörüyoruz. Enflasyonun tepe noktasına ulaşacağı mayıs sonuna kadar, ocak ayında olduğu gibi bazı geçici etkiler görülecektir. Mayıs sonrasında, yıllık manşet enflasyonda hızlı bir düşüş göreceğimiz, dezenflasyon dönemine gireceğiz. Bu dönemde olumlu yöndeki baz etkileri ve daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamı etkili olacaktır. Bu süreçte, iç talepteki dengelenmenin devamı, ücret güncellemelerinin tamamlanmış olması ve manşet enflasyondaki düşüşün beklentilerde oluşturacağı ilave iyileşme önemli rol oynayacaktır. Böylelikle, mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun önce yüzde 2,5'in altına, yılın son çeyreğinde ise yüzde 1,5 civarına gerileyeceğini öngörüyoruz."
Karahan, hizmetlerdeki katılığın da süreç içerisinde çözülmesi ve parasal duruşun hedeflerle uyumlu şekilde yönetilmeye devam edilmesiyle enflasyonun ana eğiliminde tarihsel ortalamalara gerileme sürecinin 2025'te de devam edeceğini belirtti.
Görevlerinin ve amaçlarının enflasyonu hedefledikleri patikada düşürmek olduğuna işaret eden Karahan, "İç talepte dengelenme sürecini, kredilerdeki normalleşmeyi, Türk lirasına geçişi ve bunlarla birlikte fiyatlama davranışlarında iyileşmeyi parasal aktarım mekanizması içinde bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Güçlü parasal sıkılaştırmamızla birlikte, bir önceki Enflasyon Raporu'na kıyasla enflasyonun ana eğilimi, kredi büyümesi, altın ve tüketim malı ithalatı büyümesi, öngörülerimizle uyumlu ve belirgin şekilde gerilemiştir." diye konuştu.
Karahan, Türk lirası mevduata geçiş sürecinin de tasarlandığı biçimde gerçekleştiğinin altını çizerek, mevcut sıkılık düzeyinin ve mevcut araçların söz konusu gelişmelerin öngörüldüğü şekilde devamını sağlayabilecek güçte olduğunu söyledi.
Karahan, şunları kaydetti:
"Bu çerçevede, politika faizinin mevcut seviyesini, enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdüreceğiz. Mevduat faizi ve kredi arzı tarafında, parasal aktarımı zayıflatan oynaklıklara izin vermeyeceğiz. Bu çerçevede, likidite sterilizasyonuna ön alıcı bir anlayışla ve güçlü şekilde devam edeceğiz. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin bir bozulma öngörülmesi durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir."
Karahan, ekibiyle dezenflasyonu tesis etmeye yönelik çalışmalara kararlılıkla devam edeceklerini söyledi.
Merkez Bankasının görevinin fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğunu vurgulayan Karahan, bu amaçla Haziran 2023'te parasal sıkılaştırma sürecini başlattıklarını bildirdi.
Karahan, yapılan çalışmaları paylaşırken politikaların sonucu olarak bir önceki rapor döneminden bu yana hem reel hem finansal göstergelerin, para politikasının doğru yolda ilerlediğini teyit ettiğini dile getirdi.
Parasal sıkılığın önemine dikkati çeken Karahan, şöyle konuştu:
"Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyeye gerileyene kadar parasal sıkılığı korumakta kararlıyız. Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya izin vermeyeceğiz. Uyguladığımız politikalar, etkisini göstermeye başlamakla beraber, kalıcı fiyat istikrarına ulaşana kadar politika duruşumuzu sürdürerek enflasyonu tahmin ettiğimiz patikaya düşürecek ve orta vadede ekonomimizi kalıcı fiyat istikrarına ulaştıracağız."
"Faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı önem kazanmıştır"
Küresel çapta sıkı para politikaları ve kısıtlayıcı finansal koşulların büyümeyi baskılayıcı etkisinin geçen yılın ortasından itibaren etkisinin belirginleştiğini vurgulayan Karahan, ihracatla ağırlıklandırılan küresel büyümenin, kademeli gerilemeyi takiben son çeyrekte önceki rapor dönemine göre yatay seyrettiğini anlattı.
Karahan, küresel ekonomideki gelişmelere ilişkin de değerlendirmede bulundu.
Küresel büyüme görünümü ve kompozisyonunun, jeopolitik riskler, finansal koşullar ve arz yönlü faktörlerin emtia fiyatları üzerinde belirleyici olduğuna işaret eden Karahan, önceki rapor döneminden bu yana enerji hariç emtia fiyatlarının sınırlı gerilemesini sürdürdüğünü bildirdi.
Karahan, bu dönemde doğal gaz fiyatları başta olmak üzere enerji ve emtia fiyatlarının düştüğüne dikkati çekerek, petrol fiyatlarının, önceki rapor döneminden bu yana belirgin şekilde gerilerken kısa vadede yüksek oynaklık sergilemeyi sürdürdüğünü dile getirdi.
Bu görünüm altında küresel enflasyondaki düşüş eğiliminin yılın son çeyreğinde enerji fiyatlarının katkısıyla hızlandığını belirten Karahan, şu ifadeleri kullandı:
"Bir çok ekonomide çekirdek enflasyon da son aylarda gerilemektedir. Bununla birlikte enflasyon, küresel düzeyde hedeflerin üzerinde seyretmektedir. Riskler devam etmekle birlikte enflasyonun yıl içinde gerilemeyi sürdürmesi beklenmektedir. Bu enflasyon görünümü altında gelişmiş ülke merkez bankaları, politika faizlerinin mevcut seviyesini enflasyon hedefleri için yeterli gördüklerini belirtmektedir. Önümüzdeki dönemde faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı önem kazanmıştır."
Gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında enflasyon görünümündeki iyileşmeyle faiz indirim süreçlerinin devam ettiğini vurgulayan Karahan, önceki rapor dönemine kıyasla gelişmiş ülke merkez bankalarının, politika faizlerini daha erken indireceğine yönelik piyasa beklentilerinin arttığını söyledi.
Karahan, enflasyonist riskler dikkate alındığında, merkez bankalarının indirim süreçlerini kademeli şekilde sürdüreceklerinin ve küresel ölçekte parasal sıkılığın korunacağının değerlendirildiğini ifade ederek geçen yılın son çeyreğinde küresel risk iştahının belirgin toparlandığını ve gelişmekte olan ülke piyasalarına portföy girişlerinin arttığını, yılbaşından itibaren ise gelişmiş ülke merkez bankalarının, faiz indirimlerine daha ihtiyatla yaklaşan sözlü yönlendirmeleri sonucunda portföy girişlerinin yavaşladığını anlattı.
"Akaryakıt fiyatlarındaki artışın dolaylı etkileri sürüyor"
Karahan, 2023'ün son çeyreğinde enflasyonun önceki rapor tahminleriyle tutarlı seyrettiğini ve yıl sonunda yüzde 64,8 seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatarak, yıllık enflasyonun, bu yılın ilk yarısına kadar artmasını beklediklerini tekrarladı.
2023'ün son çeyreğinde parasal sıkılaştırmanın etkileriyle fiyatlama davranışlarında ve enflasyonun ana eğiliminde gerçekleşen iyileşmeye bağlı olarak, enflasyon 3,3 puanla sınırlı arttığına işaret eden Karahan, artışın önemli kısmı olan 2,4 puanın doğal gazda 25 metreküp bedelsiz kullanım sınırının aşılmasından kaynaklandığını bildirdi.
Karahan, bu dönemde, enflasyon üzerinde, bir önceki çeyrekte akaryakıt fiyatlarındaki artışın dolaylı etkileri sürerken parasal sıkılaştırmayla talep koşullarının enflasyonu 1 puan civarında aşağı çektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Yüksek ve oynak seyreden enflasyon, emtia fiyatlarının 2022 sonrasında düşüşe geçmesinin ardından 2023'te giderek daha fazla talep kaynaklı hale gelmiştir. Ancak sıkılaştırma adımlarımızla talepte dengelenme süreci başlamıştır. Perakende satış hacminin büyümesi, 2023'ün ikinci yarısında belirgin şekilde yavaşlamış, kasım itibarıyla çeyreklik bazda negatife dönmüştür. Politikalarımız, talepteki aşırılığın giderilmesinde başarılı olmakla birlikte, perakende satışların mevcut seviyesinin halen dirençli olduğunu değerlendiriyoruz. Yurt içi talebin dezenflasyon sürecini sürükleyici yönde hareket etmesini sağlamak için parasal duruşumuzu korumakta kararlıyız."
Karahan, talepteki aşırılığın 2023'ün ilk yarısında artan ithalat yoluyla dış ticaret dengesine de olumsuz yansıdığına dikkati çekerek, iç talepteki dengelenmeyi takiben son dönemde ithalat eğiliminin zayıfladığını bildirdi.
Geçen yılın ilk yarısında bir önceki yarıya kıyasla yüzde 8,5 artan altın ithalatının, yılın ikinci yarısında yüzde 18,6 azaldığını vurgulayan Karahan, tüketim malları ithalatındaki artış eğiliminin, aynı dönemde belirgin zayıfladığını, mücevher hariç dayanıklı tüketim malı ithalatının gerilediğini, otomobil ithalatı artışının da hız kestiğini anlattı.
Ocak ayına ilişkin geçici verilerin, hem toplam hem de altın ve enerji hariç bakıldığında, dış ticaret dengesindeki iyileşme eğiliminin devamına işaret ettiğini kaydeden Karahan, 2023'ün ilk çeyreğinde altın ve tüketim malları ithalatındaki artışın, cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 5,7 seviyesine ulaşmasına neden olduğunu dile getirdi.
"2024'te cari dengede iyileşme sürecinin devamını öngörüyoruz"
2023 sonu itibarıyla cari açığın, milli gelire oranla yüzde 4 civarına gerilediğini tahmin ettiklerini belirten Karahan, "Bu dönemlerde, talebin zayıflamasıyla ve beklentilerin iyileşmesiyle birlikte, cari dengede düzelme gerçekleşmiştir. Mevcut parasal sıkılaştırma süreci de öncekilere benzer şekilde, başta altın ve dayanıklı tüketim malı olmak üzere, ithalat kanalıyla cari dengeye katkıda bulunmaya başlamıştır. 2024'te parasal aktarımın gecikmeli etkilerinin devreye girmesiyle, yurt içi talepte dengelenmeyle, cari dengede iyileşme sürecinin devamını öngörüyoruz." ifadelerini kullandı.
Finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talepteki dengelenmenin mal ve hizmet gruplarında fiyatlama davranışlarına olumlu yönde yansımalarının olduğunu aktaran Karahan, finansal koşullardan görece daha hızlı etkilenen dayanıklı tüketim malları sektöründe, özellikle otomobil, beyaz eşya, mobilya ve ev aletlerinde fiyat artışlarının yavaşladığını bildirdi.
Karahan, dayanıklı mal enflasyonunun üç aylık ortalamalara göre Ağustos 2023'teki yüzde 9 seviyesinden Aralık 2023 itibarıyla yüzde 1,3'e gerilediğini söyledi.
Özellikle otomotiv ve beyaz eşyada talebi yeniden canlandırmak amacıyla yapılan fiyat indirimlerinin etkili olduğunu vurgulayan Karahan, hizmet enflasyonu eğiliminde de son çeyrekte yavaşlama kaydedilirken katılığın sürdüğünü ifade etti.
Karahan, parasal sıkılaştırmanın, kısa vadede, mal enflasyonu üzerinde daha etkili olduğuna dikkati çekerek, hizmet enflasyonunun, düzenlemeye tabi yönetilen kalemler ile eğitim ve sağlık hizmetleri ve kira gibi geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi güçlü kalemler sebebiyle önemli atalet sergilendiğini, bu kalemlerin, şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun süreye yayılmasına neden olduğunu anlattı.
Ücret ve fiyat güncellemeleri ile sözleşme yenilemelerinde önemli bir ay olan ocakta, hizmet fiyatlarında yüksek oranlı artışların gözlendiğine işaret eden Karahan, hizmet enflasyonundaki katılığın önemli bileşeninin kiralar olduğunu, bu bağlamda konut piyasasının önem arz ettiğini, buradaki gelişmelerin öncü gösterge olarak yakından takip edildiğini sözlerine ekledi.
Karahan, hizmet enflasyonunun yavaşlamasında kiralar üzerindeki baskının azalması ve enflasyon beklentilerinin çıpalanmasının önemli rol oynayacağını söyledi.
Konut piyasasına bakıldığında, 2022 sonrasında enflasyondan korunma davranışıyla artan gayrimenkul talebinin fiyatlarda yüksek oranda artışlara sebep olduğuna işaret eden Karahan, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu durum, kiralara da gecikmeli ve güçlü şekilde yansımaktadır. Sıkılaştırma sonrası dönemde ise büyük kentlerde konut fiyatlarındaki artış hızı, belirgin şekilde yavaşlamıştır. Parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara ve beklentilere olan yansımasıyla konut fiyatı enflasyonu yıllık bazda düşüş göstermiştir. Konut fiyat artışındaki yavaşlamanın sürmesi, kira ve hizmet enflasyonu kanalıyla, 2024'te dezenflasyon sürecine katkı sağlayacak. Hizmet grubunda ataletin azalmasında beklentilerin çıpalanması da kritik olacak."
Karahan, piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası enflasyon beklentisinin ekimden sonra 6 puan gerileyerek ocakta yüzde 39 olduğunu bildirdi.
Tüketici enflasyonunun, 4. çeyrek boyunca tahmin aralığının orta noktasına yakın hareket ettiğini ve 2023 yılını yüzde 64,8 ile yıl sonu tahminiyle uyumlu tamamladığını dile getiren Karahan, "Ocakta, tahmin aralığının orta noktasına yakın seyir korunmuştur." diye konuştu.
Karahan, ocaktaki aylık enflasyona işaret ederek, söz konusu aya özgü sebeplerle, aylık enflasyonda yükseliş gerçekleşeceğini önceki tahminlerinde yansıttıklarını ve kamuoyuyla paylaştıklarını söyledi.
"Ücret ayarlamalarının talep üzerindeki yansımalarını takip edeceğiz"
Ücret, yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamalarının ve geriye doğru endeksleme davranışının etkisiyle hizmet grubunda aylık enflasyon tahmininin belirgin biçimde yükseldiğini bildiren Karahan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu görünümde, asgari ücret artışının öngörülerimizin üzerinde gerçekleşmesinin de etkisi hissedilmiştir. Fiyatlama davranışlarının iyileşme göstermesi, aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşe yol açtı. Dışlama, istatistiksel ve model bazlı göstergelerimizin ortalaması, aylık enflasyonun ana eğiliminin, son çeyrek boyunca belirgin şekilde yavaşladığına işaret ediyor. Üç aylık ortalamalar, aralıkta yaklaşık yüzde 2,9'a geriledi, ocakta ise geçici etkilerle yüzde 3,9'a yükseldi. Ocaktaki yükseliş sonrasında, enflasyonun ana eğiliminin zayıflayacağını değerlendiriyoruz. Ana eğilim üzerinde riskler de söz konusudur. Ücret ayarlamalarının talep üzerindeki yansımalarını yakından takip edeceğiz."
Karahan, para politikası stratejisi hakkında da bilgi vererek, politika faizini, parasal sıkılaştırma sürecinde yüzde 8,5'ten yüzde 45 seviyesine çıkardıklarını anımsattı.
Bu süreçte, kademeli ve bütünsel bir yaklaşımla, parasal sıkılaştırmayı destekleyici uygulamaları da devreye aldıklarına dikkati çeken Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kapsamda, bankacılık sistemindeki fazla likiditeyi miktarsal sıkılaştırmayla sterilize ediyoruz. Ayrıca, iç talepteki dengelenmeyi desteklemek amacıyla, seçici kredi sıkılaştırmasını uyguladık. Tüm bunların yanında, piyasa mekanizmasının işlevselliğini yeniden tesis etmek amacıyla, makro ihtiyati politika çerçevesini sadeleştirdik ve Türk lirası mevduat payının artırılmasını destekledik. Makro ihtiyati çerçeveyi, Kur Korumalı Mevduat'a (KKM) geçişi teşvik eden ve kredi kullandırımını sınırlayan menkul kıymet düzenlemelerini kaldırarak sadeleştirdik. Böylece, tahvil ve kredi piyasalarının işlevselliğinin artmasını, getiri eğrisinin normalleşmesini ve parasal aktarımın güçlenmesini sağladık. Diğer taraftan, KKM'nin azalmasına ve TL mevduatın payının artmasına yönelik uygulamalara devam edilmektedir."
Karahan, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla, 2023 temmuzdan itibaren zorunlu karşılık düzenlemeleriyle 1 trilyon liradan fazla likidite sterilize edildiğini, ayrıca, dönemsel olarak oluşan geçici likidite fazlasının sterilize edilmesi amacıyla, Türk lirası depo alım ihalelerine başlandığını anlattı.
"KKM'den TL mevduata geçişin desteklenmesiyle parasal aktarımın güçlendirilmesi hedefleniyor"
Bu kapsamda, 2023 yıl sonu itibarıyla 290 milyar lira olan Türk lirası depo alım ihalesi bakiyesinin, ocakta 603 milyar liraya çıktıktan sonra, 5 Şubat itibarıyla 100 milyar liraya gerilediğine işaret eden Karahan, şu ifadeleri kullandı:
"Önümüzdeki dönemde TL likiditesinin ikincil piyasa faizlerine etkileri yakından takip edilecek. TL likidite fazlasının zorunlu karşılıklarla sterilize edilmesi ve sonrasında zorunlu karşılık kaynaklı fonlama maliyetinde meydana gelen artış, TL mevduat faizlerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur. Bu kapsamda, TL zorunlu karşılıklara, KKM'nin TL mevduata geçişine yönelik hedeflere bağlı olarak faiz uygulanmasına karar verildi. Alınan bu kararla, TL mevduatın payının artırılması ve KKM'den TL mevduata geçişin desteklenmesi ile parasal aktarımın güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Politika faizinin ocak ayında ulaştığı seviye ve parasal aktarımı güçlendirmek için atmakta olduğumuz destekleyici adımlarla, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaştığımızı değerlendiriyoruz."
Karahan, politika faizinin mevcut seviyesinin gerektiği müddetçe sürdürüleceğine dikkati çekerek, bu süreçte iki ana koşul gözetileceğini dile getirdi.
Geniş kapsamlı enflasyon beklentisi göstergelerinin takip edileceğini söyleyen Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enflasyon görünümünde belirgin bir bozulma öngörülmesi halinde, parasal sıkılık gözden geçirilecek. Bu süreçte; enflasyon beklentileri, fiyat belirme davranışları, kamu harcama ve vergi politikası, ücretler, özel tüketim, gibi unsurların enflasyon görünümünde tahminimizden belirgin bir sapmaya yol açacağının anlaşılması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacak. Parasal sıkılaştırmamız finansal piyasalara hızlı ve güçlü şekilde yansımaktadır."
Karahan, parasal sıkılaştırma sürecinde, kredi ve mevduat faiz oranlarının da yükseldiğini, finansal koşulların sıkılaşmasının sağlandığını anlattı.
"Bireysel kredi büyümesi sıkılaştırma döneminde zayıfladı"
Ticari krediyle mevduat faiz oranları arasındaki geniş negatif farkın ortadan kalkarak normalleştiğine dikkati çeken Karahan, bu süreçte, kredi faizlerinin hızla yükselirken mevduat faizlerindeki artışın daha kademeli gerçekleştiğini belirtti.
Ocakta, Türk lirası mevduat faizlerinde sınırlı bir gerileme gözlendiğini anlatan Karahan, şunları kaydetti:
"Öte yandan, öncü veriler, son düzenlememizle birlikte TL mevduat faizlerinin yeniden artmaya başladığına işaret etmektedir. Bireysel kredilere bakıldığında, parasal sıkılaştırmanın etkileri belirgindir. Nitekim, 2023'ün ilk yarısında oldukça güçlü seyreden bireysel kredi büyümesi, takip eden sıkılaştırma döneminde zayıflamıştır. Diğer yandan, aralıkta bireysel kredi kartı bakiyesinde bir ivmelenme görülmüştür. Bunda, dönemsel kampanyaların ve beklenen ücret artışlarının tüketimi öne çekmesi etkili olmuştur. Tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi tesis edecek hızda normalleşmesini sağlamak, parasal aktarımımız için kritik önemde. Kredi büyümesinde oluşabilecek aşırılıklara izin vermeyeceğiz."
Karahan, ticari kredilerde ise istedikleri sıkılık düzeyinde dengeli bir ilerleyişin söz konusu olduğunu dile getirdi.
Reel sektöre sürdürülebilir oranlarda sağlıklı bir kredi akışı sağlanmaya devam ederken, özel bankaların da ticari kredi tarafında, toplam aktif büyüklükleriyle uyumlu olarak daha etkin rol oynadığını ifade eden Karahan, şu değerlendirmede bulundu:
"Mevduat tarafında, parasal sıkılaştırmayla, ağustos sonundan itibaren TL vadeli mevduata güçlü bir geçiş gerçekleşti. Son 5 ayda TL mevduat 2,4 trilyon lira artmış, KKM 910 milyar lira azalmış, yabancı para mevduat 1,3 milyar dolar, parite ve fiyat etkisinden arındırılmış olarak ise 3,6 milyar dolar azalmış. Böylece, TL mevduat payı yüzde 30'lu seviyelerden yüzde 43'e yükselirken, KKM'nin payı yüzde 16'ya geriledi. Ocakta TL mevduat payındaki artışın yavaşladığını gözlemledik. Son yaptığımız düzenlemenin TL mevduat payının artışını destekleyeceğini öngörüyoruz."
Karahan, mevduat faizlerinin ve lira mevduat payının, politika çerçevelerinin önemli bir bileşeni olmaya devam edeceğini kaydetti.
Parasal sıkılaştırma ve sadeleştirme adımlarının tahvil piyasasına da olumlu yansıdığına, getiri eğrisini parasal duruşla uyumlu hale getirdiğine işaret eden Karahan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Bu süreçle birlikte, negatif eğimin belirginleşmesi de dikkat çekicidir. Parasal sıkılaşma adımlarımızla uluslararası rezervlerimizdeki artış, bölgemizde artan jeopolitik risklere karşın, piyasa bazlı risk göstergelerinde belirgin iyileşmeyi beraberinde getirdi. Sermaye akımları, ocakla birlikte ivme kaybetse de pozitif düzeyde kalmayı sürdürdü. Sermaye hareketlerindeki olumlu gidişatın da katkısıyla, uluslararası rezervlerimizde ilerleme kaydedildi. 2023 Mayıs'ta 98 milyar dolara gerileyen rezervler, yıl sonunda 40 milyar doların üzerinde artarak, 140 milyar dolar seviyesine ulaştıktan sonra, 2024 Ocak'ta bir miktar geriledi. Aynı dönemde, net rezervlerde de 35 milyar dolar civarında güçlü bir artış gerçekleşti. Piyasa koşullarını yakından takip etmeye ve rezervlerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz."
YSM HABER MERKEZİ