Türk toplumunun eleştiri, karşı düşünce açıklama gibi konularda tuhaf bazı yanlış yönelimleri ve takıntıları var. Bütün toplum için geçerli değil tabii bunlar ama oldukça yaygın. En yaygın takıntılardan birisi eleştiri ya da hatta konuşma hakkının yalnızca uzmanlarda olduğu inancıdır.
Bugün eleştiri kabul etmenin yedi yöntemini ele almalk istedim. Ne de olsa her firma hatadan dönmek, eksikleri tamamlamak, riskleri engellemek ve çalışanların gelişimini sağlamak için yapıcı eleştiriye imkan sağlamalı.
1: Sakin olunuz:
Kulaklarınızda 19. yüzyılın önemli devlet adamı Otto von Bismarck’ın sözleri yankılansın: ‘Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, beni yüzüme karşı tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır.’ Sadece sizi övenleri dinler, eleştirenlere tepki gösterirseniz projenizi/ekibinizi/şirketinizi zora sokmanız kaçınılmaz olur.
2: İyi dinleyiniz:
Eleştiren kişi nelere vurgu yapıyor? Bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız (veya yapmadığımız) hangi davranışlardan şikayet ediyor? Bunların o kişinin veya şirketin üzerinde nasıl bir etkisi olmuş? Bu tıpkı bir diş ağrısına katlanmak gibi zor gelebilir. Ama Britanya’nın efsanevi Başbakanı Churchill’in dediği gibi: ‘Eleştiri belki güzel bir şey değildir ama gereklidir, ağrı ile aynı işi görür; çünkü ağrı da vücutta bir arıza olduğunu haber verir.’
3: Cevap vermeyin. soru sorun:
İçinizden söylenenlere cevap vermek, yanlış anlaşıldığınız konuları açıklığa kavuşturmak, hatta haksızlığa uğradığınızı haykırmak gelecek. Yapmayın. Şimdi dikkatle dinleme ve eleştirmeninizi iyice anlama zamanı. Söylenenleri mutlaka not alın. Cevap vermek yok, soru sormak var. Fransız İmparatoru Napoleon’un ikazını unutmayın: ‘Yapıcı bir tenkit, akıllı insanları güçlendirir, ahmakları öfkelendirir.’
4: Muhatabınızı tartınız:
Karşınızdaki kişinin amacını anlamaya çalışın. Üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi? Çözüm mü öneriyor, önemsenmek mi istiyor? Bunu yaparken iyi niyetli olun. Zira yüzünüze karşı eleştiri yapmanın onun için de kolay olmadığını unutmayın. Hiç konuşmamayı da tercih edebilirdi! İngiliz yazar Charles Buxton’ın dediği gibi ‘Çok kere en güçlü tenkit, ses çıkarmamaktır.’
5: Teşekkür ediniz:
Fars edebiyatının büyük şairi Şadi Şirazi’nin sözüdür: ‘Olgun bir kişiyi dost edinmek isterseniz, tenkit edin; basit bir kişiyi dost edinmek isterseniz methedin.’ Doğru eleştiri, bir hediyedir. Kıymetini bildiğinizi gösterin.
6: Eleştirileri değerlendiriniz:
Görüşmede aldığınız notların üzerinden sakin kafayla geçin. Hangi noktada ne kadar haklılık payı var? Ne alanda hızlı kazanımlar sağlanabilir? Yanlış anlaşılmalar varsa nasıl düzeltilebilir? Unutmayın, eleştiri hep olacak – maharet haklı olanlarından yararlanabilmekte, haksız olanlara direnebilmekte. Eleştirileri sıfırlamaya kalkarsak ne olacağını büyük filozof David Hume bize söylüyor: ‘Tenkit öyle bir şeydir ki ondan, ancak bir şey söylememekle, bir şey yapmamakla, bir şey olmamakla sakınabilirsiniz.’
7: Harekete geçiniz:
Tüm bu sürecin sonunda, haklı bulduğunuz önerileri uygulayın. Bu hem şirketinizin (ve kendinizin) performansını ilerletmek için önemli, hem de yapıcı eleştirileri dikkate aldığınızı göstermek için şart. Unutmayalım ki, mühim olan söz değil, icraat. Eleştirmek kolay, yapmak zor. Amerikalı ressam Abraham Walkowitz’in dediği gibi: ‘Gözlerim görebildiği sürece resim yapmaya devam edeceğim. Göremediğim zaman da eleştirmen olacağım.’
Tüm kıymetli okurlarımıza şirketlerimizde eleştiri yapılabilecek mekanizmaları kurabildiğimiz, yorumları makul karşıladığımız ve haklı önerileri hayata geçirdiğimiz günler diliyorum.
Selam ve sevgiler!