İSTANBUL (YSM) - Rus doğal gazını Almanya'ya doğrudan ulaştıracak Kuzey Akım 2 Boru Hattı Projesi'nin Sözcüsü Jens D. Mueller, projeye karşı ABD'den gelen itirazların ticari dayanaklarının politik söylemlere yansıdığını belirterek, "Projemiz açısından rahatız. Yatırımcılarımızın projeye bağlılığı tam, finansmanımız garanti altında, boru döşeme sürecimiz planlandığı gibi gidiyor. Bu yüzden, olası ABD yaptırımlarına karşı şirket olarak herhangi bir B planı ihtiyacı görmüyoruz." diye konuştu.
Boru hattının inşa edildiği alım terminalinin yer aldığı Almanya'nın Greifswald şehrinde projenin geldiği aşamaya ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Mueller, projeye karşı ABD'nin geliştirdiği olumsuz tutumun temelinde Başkan Donald Trump'ın ABD öncelikli enerji politikalarının ve ülkenin Avrupa'ya LNG sevkiyatlarını artırma arzusunun yattığını ifade etti.
Mueller, Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesinin her aşamasında ulusal ve uluslararası kanunlara uygun hareket edildiğine işaret ederek, teorik olarak ABD'de Ağustos 2017'de yürürlüğe giren yasaların projeye uygulanmasının mümkün olmadığını dile getirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığının yayımladığı genelge çerçevesinde yaptırımların uygulanmasının şartlara bağlandığını anımsatan Mueller, sözlerine şöyle devam etti:
"Var olan genelgeye göre, ilk olarak, tüm yaptırımlar müttefiklerle koordine edilmeli. İkincisi, bu yaptırımlar enerji tedariki güvenliğine zarar vermemeli. Üçüncüsü de yasanın yürürlüğe girmesinden önceki tüm anlaşmalar kapsam dışında. Bizim tüm anlaşmalarımız, hem boru hattının döşenmesi hem de finansman tedarikine ilişkin olanlar bu yasanın çıkmasından önce. Bu yüzden teorik olarak diyebilirim ki hali hazırdaki ABD düzenlemeleri projeye uygulanamaz. Buna rağmen her hafta yeni bir yaptırım spekülasyonuna dair haber okuyabilirsiniz. Bizler, proje üstlenicisi olarak politik spekülasyonlar hakkında yorum yapamayız. Projemiz açısından rahatız. Yatırımcılarımızın projeye bağlılığı tam, finansmanımız garanti altında, boru döşeme sürecimiz planlandığı gibi gidiyor. Bu yüzden, olası ABD yaptırımlarına karşı şirket olarak herhangi bir B planı ihtiyacı görmüyoruz."
AB içinden itirazlar
Mueller, projeye karşı AB içinden yükselen itirazların da temel dayanağının ekonomik çıkarlar olduğuna dikkati çekerek, "Mesela Polonya'yı ele alırsak, ülkenin doğal gaz tedarikinin yüzde 90'ının Rus doğal gazından bağımsız olduğunu görürüz. AB ayrıca ülkedeki LNG tesislerini ve Norveç'ten gelen yeni boru hatlarını da kısmi olarak finanse etmektedir. Ülkede projeye karşı ticari bir endişenin yer alması doğal." değerlendirmesinde bulundu.
Projenin, birinci kısmında var olan yıllık 55 milyar metreküplük kapasiteye aynı oranda katkı yapacağını vurgulayan Mueller, 110 milyar metreküplük kapasitenin AB'nin toplam yıllık doğal gaz tüketiminin çeyreği kadar olduğunu dile getirdi.
Mueller, bu kapasitenin tamamının tüketime dönüşüp dönüşmeyeceğine piyasanın karar vereceğinin altını çizerek, "Bu kapasite, miktarın tamamının satılacağı anlamına gelmiyor fakat böyle bir boru hattına sahip olmak Avrupalı tüketicilerin lehine bir gelişmedir." dedi.
Avrupa Komisyonu Başkan Adayı Alman politikacı Manfred Weber'in Polonya basınına yaptığı projeyi durdurma vaadinin uygulanamaz olduğunu söyleyen Mueller, "Polonya'da bu sözleri dile getirmiş olabilir ama Alman halkına hitap ederken başka sözler kullanıyor. Boru hattı, ulusal ve uluslararası yasalara uygun şekilde inşa ediliyor. Boru hattı ilgili ülkelerden izinlerini de aldı. Bu yüzden, bu Sayın Weber'in durdurabileceği bir şey değil." diye konuştu.
Danimarka'daki izin süreci
Mueller, hattın geçtiği 5 ülkeden dördünün izin süreçlerinin tamamlandığı bilgisini paylaşarak, Rusya, Almanya, Finlandiya ve İsveç'teki süreçlerin olumlu sonuçlandığını Danimarka'nın ise Bornholm Adası'na dair bazı endişeleri nedeniyle ilk başvurularını reddettiklerini ve şirketin ikinci başvurusunu 2018'de yaptığını belirtti.
İkinci başvurularının da ülkenin enerji otoritelerinin isteği doğrultusunda revize edilerek nisanda yenilendiğini aktaran Mueller, Danimarka'nın da gerekli izinleri vereceği konusunda umutlu olduklarını ve böylece projenin herhangi bir gecikme yaşanmadan 2019 sonunda devreye girmesini beklediklerini kaydetti.
Kuzey Akım 2, 2011'den beri işletmede olan Kuzey Akım projesinin devamı olarak, var olan yıllık 55 milyar metreküplük kapasiteye aynı oranda katkı yapacak. Proje, Rusya'dan Ukrayna'yı bypass ederek doğrudan Almanya'ya ulaşacak toplam kapasiteyi yıllık 110 milyar metreküpe çıkaracak.
Başta ABD olmak üzere AB içinden özellikle bazı Doğu Avrupa ülkeleri ve Baltık Cumhuriyetleri projenin Avrupa'nın Rus doğal gazına bağımlılığını artıracağı gerekçesiyle Kuzey Akım 2'ye karşı çıkıyorlar. Beyaz Saray, Almanya'ya projeyi durdurması çağrısında bulunarak, projeye katkıda bulunan firmaları da değerlendirmeye tabi tutabileceği yönünde açıklamalarda bulunmuştu.
YSM HABER MERKEZİ
Güncelleme Tarihi: 13 Mayıs 2019, 19:28