Geçen hafta yapılan G-7, NATO ve AB-ABD zirveleri Uluslararası işbirliğinin daha anlamlı gündemlerle sürdürülmesi gereğini ortaya koydu. Başkan Biden’ın ilk dış gezisi olmasıyla G-7, NATO ve AB-ABD Zirveleri özel anlam taşıyordu. Biden, ilk kez katıldığı NATO zirvesinin sonuç bildirisine daha ilk günden Rusya ile olağan ilişkilere geri dönülmeyeceği ve Çin’in sistematik meydan okumalarına karşı konulacağı not edilmişti. Putin’le görüşme bu kararların gölgesinde kaldı.
Bana göre, Brüksel’deki NATO toplantısını “zirve” olarak değerlendirmek yerine, Biden ile 30 üyenin “yüz yüze görüşme yaptığı bir gün” demek daha yerinde olacak. NATO üyeleri ABD liderine isteklerini ve eksiklikleri aktardılar, Biden ise her defasında onlara ABD‘nin büyüklüğünü ve hami rolünü anlattı. Biden bu yeni dünya için ABD’nin liderliğinden söz etse de, ABD’nin dünya liderliği rolünü oynamak üzere yeni bir misyon yükleneceğini söylese de, bu çok kolay olmayacak.
Toplantılarda alınan kararlarda dünya düzenine etki edecek bir yenilik yoktu, sadece gündemi anlamlandırmak adına 25 sayfalık ortak metinde akılda kalan tek nokta, az gelişmiş ülkeler için “1 milyar doz COVID aşısı dağıtım’’ sözü oldu.NATO’nun deneyimli Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, örgüt bütçesinin arttırılması, modern silahların alımı, Avrupa’da asker bulundurulması gibi hayati öneme sahip başlıkları gündeme getirecekti. Hiç biri olmadı! Rusya saldırgan tutumu için kınandı, bu belki de tek somut çıkıştı.
NATO 2030 Memorandumu benimsendi ama buna uygun araçlar konusu havada kaldı. 2030 Strateji Konsepti ise NATO’nun yeniden yapılandırılmasını öngörüyordu. NATO’nun 2030 hayali de ölü doğdu. 2019’daki NATO’nun beyin ölümü sonrası yeni dönemde de yeni dünya düzeni için iyi gelişmeler olmayacak! Bundan sonrası için NATO artık sadece askeri bir savunma ittifakı olarak kalmayacak, iktisadi, içtimai, siyasi roller de üstlenecek. Değişen ve hedeflenen yeni dünya için her anlamda yeniden yapılandırmalara, baskılara gidilecek....Sonrası ise, bildiğimiz eski düzen devam edecek...
AB-ABD Zirvesi‘nde her iki taraf daha etkin ticaret anlaşmaları için oybirliğinde karar kıldılar. Ama AB, Çin ile yaptığı son ticaret anlaşmasından geri adım atmadı. ABD, Çin‘e karşı kendi şirketleri için özel koruma önlemleri dışında yeni bir adım atmadı. Çin‘in İpek Yolu Kuşağı projesine karşı sözü edilen 2 trilyon dolarlık yatırımın içinin doldurulmaması, demokratik-kapitalist ittifakın gündeminin ne denli cılız olduğunun göstergesi sayılmalı...
Türkiye’nin NATO üyeliği teyit edilse de, KKTC ve PYD, FETÖ,1915 olayları gibi ana başlık konularında çözüme ilişkin bir politika değişikliği bilgilendirmesi yapılmadı. İç ve dış politikada canımızı bir hayli sıkan bu konulara ilişkin çözüm süreçlerini biraz daha bekleyeceğiz. Çünkü Nato'nun yeni hedefi 2030!... Evet, NATO 2030 hedefi yapılandırılmalı” ama nasıl, ne yönde, öncelikler ne olmalı! Bu konuların ele alınmaya başladığında, asıl tartışma orada başlayacak.
Evet, Başkan Biden’ın uluslararası ilişkilere yeni bir ses ve hava getirmediği kesin. Şimdi imajlarını düzeltmek için bir takım sürpriz çıkışlar yapabilirler ama gelinen noktada daha da yalnızlaşan Amerika yeni bir çıkış yapacak olursa, dünyadan daha sert bir tepki alabilir. Evet, bu görüşümü destekleyen “eylem planlamalarının yeterince anlatılamaması’’ her 3 zirvenin en önemli eksiğiydi. Zirvelerde katılımcı ülkelerin liderleri tatil buluşmaları görüntüleri sergileyerek beraberlerinde getirdikleri ajandaları konuşup kararlar almadan görüşmeler sona erdi demek yanlış olmaz!..
Ama altını çizeyim sembolik mimikler ve gülümsemeler eşliğinde son derece samimiyetsiz açıklamalara şahit olduk. Yaklaşık 16 aydır tüm dünyada yaşananları yeniden düzene koymak için açıklanan kararlar,yardımlar ve bildiğimiz taahhütlerden çok daha fazlasına ihtiyaç var!...Gerçek şu ki, batı büyüsünü kaybetti. Pusulasını, rotasını kaybetti. Suçluluk psikolojisi içindeler. Korkuyorlar. Ayakta kalmak için bir yerlere, birilerine çökmeleri gerekiyor. Ama insanlar artık bazı gerçeklerin farkına varmaya başladılar. Kontrolü kaybederlerse büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaklarını biliyorlar.
Yeni Dünya düzeninde ülkemize daha aydın,verimli ve üreten bir millet yapısını güçlendirmek üzerine siyaset yapmak düşüyor.Hayırlısı diyelim!...