Gelişime açık olmak başarılı hayat için önemlidir!

İnsanların, nesnelerin, durumların güçlü ve zayıf yönleri olabilir. “Zayıf yönler”, her ne kadar donuk bir ifade olsa da, bazen olumsuz anlaşılmasından, bazen de sonsuza kadar zayıf kalacakları tahmininden kurtarmak için çoğunlukla “gelişime açık” ifadesiyle anılır.

“Güçlü yönler”den kasıt ise, tahmin edebileceğiniz gibi, öne çıkan, kolaylıkla fark edilen, bazen benzerlerine göre farkı yaratan özelliklerdir. Bazen de amaca hizmet eden özellik veya davranışlar bu tanıma girer. “Avantajlar” denebilir kısaca.

Bir otomobilin güçlü veya zayıf yönlerini düşününce örneğin, yakıt sarfiyatından, yol tutuşundan, sağlamlığından, tasarımından, hatta markası veya modeliden bahsedebiliriz. Otomobil üreticisi olsak, muhtemelen maliyet ve diğer koşullara bakarak bunları sağlamaya çalışıyor olurduk. Diğer otomobillerle bizimki karşılaştırıldığında bu özelliklerin bazısı bizimkinin güçlü yanları, bazısı zayıf yanları olabilir.

İçinde bulunduğumuz, Türkiye toplumunu düşünüyorum. İlk aklıma gelen güçlü yönlerimizden bazıları, üretim ve çalışma gayretimiz, uyum sağlama becerimiz, duygusallığımız, sıcak kanlılığımız. Zayıf gördüğümüz veya geliştirsek iyi olur diyebileceğimiz yönlere ise, herkesin çok sayıda fikri olacağını ve sonu gelmeyecek tartışmalara yol açacağını tahmin ederek hiç girmiyorum. (Bu tahminimde hemfikirsek, bu da güçlü -ya da zayıf- yönlerimizden biri olabilir.)

Güler yüzü ile akla gelen biri için bu özellik, bir güçlü yöndür. Bir başkası için ayrıntılara olan dikkati, diğeri için haksızlık karşısında tepkisiz kalmaması, kimisi için sorumluluk duygusu olabilir. Aynı özellikler, bir kişinin zayıf yönleriyse; daha güler yüzlü davranması, ayrıntılara dikkat etmesi, haksızlık karşısında bazen daha sakin tutum takınması veya sorumsuz davranma eğilimini fark etmesi, büyük ihtimalle bu kişinin hayatında bazı şeyleri olumlu yönde değiştirecektir. İşte bu nedenle de “gelişim alanı” veya “gelişime açık yönler” diye adlandırılıyor.

İnsanoğlu, genellikle hataları düzeltmeye, eksikleri tamamlamaya yatkın bir varlıktır. Bütüne, tam olana doğru bir yönelimi var. İstisnalar ve stratejik tercihler hariç. Ne de olsa, eksik veya yanlış olan bir şeyi tamamlamak ya da düzeltmek, hedeflenenin gerçekleşmesini sağlar.

Burada önemli olan kilit ifade, “hedeflenen”dir. Güçlü yönlerimiz, doğuştan gelen veya sonradan edinilmiş olan, olumlu bulduğumuz ve bize zor gelmeyen şeylerdir. Hatta gerçek güçlü yönlerimiz, bize başka türlüsü mümkün değilmiş gibi hissettiren özelliklerimiz ve davranışlarımızdır. Dolayısıyla, bunları kullanırken sadece kolaylık değildir yaşadığımız. Aynı zamanda, zevk alma, enerji kazanma ve motive olma ihtimalimiz de daha fazladır.

Güçlü yönleri kullanmanın çoklu olumlu etkilerinden faydalanmak için hayatımızda, işimizde veya etki alanımızdaki insanlar üzerinde buna nasıl fırsat oluşturacağımızı düşünmek, iyi bir fikir olabilir.

Ya zayıf yönler? Bunları geliştirmeyi hedeflemek amaç olmamalı mı?

Öncelikle, hayatımız bazen varsaydığımız gibi sıfır toplamlı bir oyun değil . Yani, başarılı hayat hedefimizde güçlü veya zayıf yönleri alma arasında kesin bir tercih gerekmiyor. Birini seçmek, diğerinden vazgeçmek demek değil. Belki zamanlama ve öncelik konusunda, durumsal tercihlerle ilerlenebilir.

Kendini doğru ifade edemeyen ve bu nedenle iletişimde zorluk yaşayan birinin sıklıkla insanlarla kavga ederek, yanlış anlaşarak ya da uzak durarak hayatını yaşaması, istenecek bir çözüm olmasa gerek. Ele alıp geliştirilmek istenen becerinin mevcut haliyle neler getirdiği, istenen haliyle nasıl sonuçlara yol açabileceği düşünülerek bu karar verilebilir. 

Başarılı ve mutlu bir hayatınız olması temennisiyle, hoşça kalın!...
 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.