Liderlik Dili, Öykü Dilinin Kendisidir
İnsan, başkasının mantığını kabul etmek istemez. Bu düşüncede olan insanın zihniyetini değiştirmek atomu parçalamaktan zordur.
Bir insanın görüşünü mantıkla değiştirmeye çalışmak tam tersi bir etki yapar. O görüşün söz konusu kişide daha da sağlamlaşmasına yol açar. Çünkü insan kendi fikirlerine o kadar bağlıdır ki başkasının fikrini kabul ettiği zaman kendini zayıf ve kimliksiz hisseder. Mantık; doğru akıl yürütmede kullanılan, düşüncede doğruluk, düzgünlük, tutarlılık ve en önemlisi insanda doğal olarak bulunan bir yeteğinini yapabilme gücü, doğal yatkınlık olarak anlatılabilir. Mantık, bir bilimdir.
Peki, bir kişinin, bir şirketin veya bir toplumun fikrini değiştirmek için en etkili yöntem hangisidir? Bir insan kendi fikrini bir diğerine nasıl aktarabilir? Nasıl ikna edebilir, karşı tarafın zihnindeki direnci nasıl aşar?
İlk bakışta anlaşılması zor olabilir, ama ikna etmenin en etkili yollarının başında doğru bir dil ile öykü anlatmak gelir.
Her çocuk dünyayı öykülerle kavrar. İyiyi ve kötüyü öyküler sayesinde anlar. Belirsizliğe ve kötülüklere karşı ne yapacağını öykülerden öğrenir. Dinlediği öyküler insanın belleğinde hiç sönmeyen kor bir ateştir. Biraz üflendiğinde hemen alevlenir.
Ayrıca yapılan araştırmalarda öyküler, sadece insanın doğduğu coğrafyaya özgü de değildir. Robin Hood ile Köroğlu kökeninde aynı öyküdür. Kerem ile Aslı’nın öyküsü de Romeo ve Juliet’le aynıdır. Kızılderililerin öyküleriyle Yörüklerin öyküleri benzedir. Öyküler evrenseldir, insanlığın ortak bilinçaltını yansıtır.
İnsan bir öykü dinlediğinde, çocukluğundan beri sahip olduğu bilgiyi hatırlar. Bir insana içinde bulunduğu duruma uygun bir öykü anlatmak onun zaten bildiği bir şeyi ona hatırlatmak, ona dokunmak demektir. Akılla ikna etmek ne kadar zor ve uzun bir süreçse öyküyle ikna etmek bir sihir gibi ansızın ve kendiliğindendir.
Öykü anlatmak bir kıvılcım yakmak gibidir. Dinleyen bu kıvılcımdan ateşlenir ve varılacak yere kendi enerjisi ve kendi isteğiyle ulaşır. Dolayısıyla yaptığı yolculuk kendi yolculuğu, vardığı yer isteyerek vardığı yer olur.
Öykülerin etkili olmasının nedeni dinleyenin kendi isteği ve kendi akıl yürütmesiyle bir fikri kabullenmesidir. Öykülerin sihirli etkisinin sırrı budur.
İnsan bir öykü dinlediğinde kendine o öykünün içinde bir rol biçer. Bu rolü gerçekleştirmek ister. Öyküler cesaret ve ilham verir. Bu nedenle öykülerin değiştirici, dönüştürücü ve iyileştirici bir etkisi vardır. Öyküler insana bu dünyada yalnız olmadığını, zorlukların sadece kendisinin başına gelmediğini anlatır.
Bir şirketin çalışanlarına, o şirketin vizyon, misyon ve değerlerini sadece mantıklı önermelerle, power point sunumlarla anlatmak, bir babanın çocuğuna nasihat etmesi gibidir. Nasihat ne kadar etkiliyse vizyon ve misyonu şirket duvarlarına asmak da ancak o kadar etkilidir.
Elbette her şirketin vizyon, misyon ve değerleri olması gerekir. Bunlar bir şirkete yön gösteren kılavuzlardır ama bunları çalışanlara benimsetmesinin en etkili yolu, bu fikirleri öykülerle anlatmaktır. Mantık ve ortaya konan deliller öyküleri destekler nitelikte olmalıdır.
Proje var, ortam hazır, ben hazırım!...
Demek ki, insanoğlu uygun bir ortamda önüne çıkan fırsatı değerlendirmeğe hazır oldu mu, hayatına bir yön verebiliyor. Bunda tesadüfün, şansın, kaderin rolü olduğu kadar; içinde yaşanılan ortamın, sahip olunan değer yargılarının da rolü var. Fırsattan yararlanmaya hazır olacaksınız.
İlimde de bu böyle değil mi? Laboratuara kapanmışsınız, deney üstüne deney yapıyorsunuz. Kütüphaneye kapanmışsınız, kitap üzerene kitap deviriyorsunuz. Neyi aradığınızı biliyorsunuz. Hedefiniz belli, hazırlığınız tamam. Aradığınızı bulacaksınız. Düşündüğünüzü yazacak, yaratacaksınız. Çünkü hazırsınız.
Hayatta tesadüf, fırsat, şans ancak onlardan yararlanmaya hazır olanların işine yarayabilir. Dikkatli, hevesli, çalışkan, sabırlı ve bir gayesi olan insan, tesadüfleri değerlendirebilir, fırsatları yakalar ve şansı kaçırmaz.
Öyküler bize hayatın neden ve nasıl değiştiğini anlatır. Her öyküde beklenmedik bir olay bütün dengeleri alt üst eder. Bizler hayattan umut ettiklerimizle gerçekler arasında sayısız çelişki yaşarız. Ama hayatı değerli kılan sadece güzellikleri değil aynı zamanda hayatın zorluklarının verdiği enerjiyle kendimizi nasıl dönüştürdüğümüzdür. Nereden gelip nereye gittiğimiz yani hangi yolculuğu yaptığımızdır.
Liderin kendisi de her insan gibi bir yolculuk yapar. Eğer beraberinde bu yolculuğa gönülden katılacak insanlar istiyorsa önce kendi yolculuğunun öyküsünü anlatması gerekir. Sonra her düşüncesini her fikrini öykülerle ifade etmesi gerekir.
Liderlik dili öykü dilidir. Bunu anlamanız ve hayatınızda yaşamanız dileğiyle iyi kariyerler dilerim!.....