Önce ki gün…
Erdoğan, BM Genel Kurulu'na katılmak üzere ABD'ye giderken dedi ki:
-“Zincir marketler başta olmak üzere tüm marketlerdeki denetimleri ciddi şekilde sürdürmek suretiyle, ciddi fiyat farklılıklarının, üzerine gitmek suretiyle süratle kaldıracağız. Bunu inşallah Amerika dönüşü de bunun üzerine bizzat kendim de ilgilenmek suretiyle gideceğiz.”
Bu sözünden üç gün önce:
Kırşehir'deki Ahi Evran İzinde Esnaf Buluşması töreninde “Enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığı konusundaki sıkıntıyı biliyoruz. Raflardaki fahiş fiyatların önüne geçeceğiz” dedi.
Bu sözünden de üç gün önce:
Kahramanmaraş'ta “İnşallah enflasyonu en kısa sürede kontrol altına alarak raflardaki, tezgahlardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz” dedi.
Sadece bu ay değil…
Erdoğan bu yıl başında 29 Ocak'ta şöyle dedi:
“Gerek sebze, gerek meyve ve bakliyatta çok ciddi fiyat farkları olduğunu görüyoruz, bunun için Ticaret Bakanlığı yoğun çalışma içinde. Önümüzdeki bir ay içinde çok daha kontrollü bir şekilde yürüteceğiz.”
Yedi aydır yaprak kımıldamadı. Niye?
DUYMAKTAN YORULDUK
Hatırlayınız:
Pahalılık konusu 31 Mart 2019 yerel seçim öncesi yoğun olarak gündeme geldi. Muhalefet slogan bulmuştu: “Patates soğan güle güle Erdoğan!”
Erdoğan 5 Şubat 2019 AKP grup toplantısında market fiyatlarının birbirini tutmadığına dikkat çekerek, hazırlanmakta olan Hal Yasası'yla sebze fiyatlarına ayar çekeceklerini söyledi:
– “Üretici halinden alıp, tüketiciye en uygun fiyata ulaştıracağız. Biberiydi, domatesiydi, patatesiydi biz gerekirse bunların fiyatlarına ayar çekme kararı aldık, adımlarımızı atıyoruz.” dedi. Dikkat ediniz: İki yıl önce sarf etti bu sözleri…
Bitmedi.
Beş yıl önceye gidelim: Tarih: 14 Kasım 2016.
Erdoğan, Külliye'deki Milli Tarım Projesi toplantısında konuştu:
-“Domates, biber fiyatları söylendiği zaman gerçekten ağrıma gidiyor.”
Uzatmayayım:
Soru şu; Erdoğan sürekli konuşup niçin adım at(a)mıyor? Öyle ya kaç yıl oldu Hal Yasası çıkmadı!
Alerjileri var hadi geçelim Cumhuriyet dönemini… Hadi geçelim, “CHP zabıtaları pazara müdahale ederek ülke gelişimini engelledi” gibi absürt liboş lakırtıları…
Erdoğan her fırsatta överek göklere çıkardığı Osmanlı iktisadi sistemini biliyor mu? Hiç sanmam. Gelin sebze-meyve fiyatları meselesine Osmanlı iktisadi tarihi penceresinden bakalım:
AL SANA NARH
Osmanlı'da üretim, kitlesel talebe değil, ihtiyaca göre belirlenirdi.
Piyasa kontrol altında tutulurdu.
Narh; piyasada alım satım yapılan ürünlerin fiyat tavanının belirlenmesi idi.
Zülkadriye Kanunnamesi; bahar, güz ve kış ortasında olmak üzere üç kez fiyat tespiti öngörürdü.
Kadı başkanlığında komisyon fiyatları belirler, tespit edilen fiyatlar kadı siciline işlendikten sonra satış mekânlarına asılırdı.
Kadı, esnafın temsilcisi muhtesip ile sadece fiyat denetimi değil, kalite kontrolü ve tartı aletleri damgalaması da yapardı.
Padişahlar için pazarın kontrolü mühim devlet işlerindendi. Bu sebeple sorumluluğu sadrazama bırakırdı. Kimi zaman sadrazam pazara giderek fiyatları denetlerdi.
Amaç; çok kâr etmek değil, helal kazançtı. Osmanlı iktisadi sistemi; çıkar eksenli bireyci model değil, toplumsal yaşamı önemseyen hayat tarzıydı.
1838 İngiliz Ticaret Antlaşması gibi çarpık kapitalizm, Osmanlı pazarına darbe vurup, pazarı allak bullak etse de, kapitülasyonları kaldıran Cumhuriyet, “narh sistemini” devam ettirdi. Merkezi iktidar yetkisini yerel yönetimlere/belediyelere bıraktı.
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e “pazarı kontrol etme” sistemi, neoliberalizmin temsilcisi Turgut Özal tarafından yok edildi. Pazardaki fiyatı artık serbest piyasanın “görünmez eli” belirleyecekti.
Özal, üreticilere kızıyordu; “sizin sattığınızın yarı fiyatına ben dışarıdan ithal ederim!” Böylece Türkiye pazarına ithal ürünler yağdı.
Muhafazakârlar, solcu liboşlar, Özal ve Çiller'i alkışladı; “komünizm son kalesi yıkılıyor!”
Peki, Erdoğan bu yolun takipçisi değil miydi? Bu sömürü pazarını kim kurdu; kim devam ettirdi?
Hayat kimi haklı çıkardı?
Bugün tek yapabildiğiniz üreticiyi-satıcıyı tehdit etmek.
İçinizden bir CHP İzmir Belediye Başkanı -rahmetli- İhsan Alyanak çıkmadı; halka ucuz et, sebze, meyve, kömür temin etmek amacıyla Tanzim satış mağazası açmadı.
Arkadaş!
Lafı sözü bırakın. Gücünüz varsa buyurun yıkın acımasız neoliberalizm pazarını…