İSTANBUL (AA) (YSM) - Medicana Kadıköy Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Orakdöğen, yaptığı yazılı açıklamada, beyin tümörlerinin, tümörün kaynaklandığı hücre grubuna göre, "beynin kendisi veya destek dokusundan kaynaklanan tümörler" ile "metastatik beyin tümörleri" olmak üzere iki grupta sınıflandırılabildiğini aktardı.
Beynin kendisi veya destek dokusundan kaynaklanan tümörlerin, kaynaklandıkları hücre topluluklarına göre alt gruplara ayrıldığını, yerleşim gösterdiğini, bulgu verdiğini ve yaş-cinsiyet farklılığı gösterdiğini belirten Orakdöğen, bunlar arasında erişkinlerde "glial tümörler", "meningiomlar" ve "hipofiz adenomları", çocuklarda ise "glial tümörler" ve "medulloblastomlar"ın beynin en sık görülen tümörleri olduğunu ifade etti.
Bu tümörlerin genellikle dört evrede değerlendirildiği bilgisini veren Orakdöğen, "Birinci ve ikinci evre 'düşük evreli' yani 'iyi huylu', üçüncü ve dördüncü evre ise 'yüksek evreli' yani 'kötü huylu' olarak kabul edilir. Doğrudan düşük veya yüksek evreli olabildikleri gibi düşük evreli tümörler yüksek evreli tümörlere dönüşebilir. Sağ kalım süresi evre yükseldikçe kısalır. Tamamen çıkarılamayan iyi huylu tümörlerin ve tüm kötü huylu tümörlerin nüksetmesi söz konusudur." yorumunu yaptı.
Orakdöğen, metastatik beyin tümörlerinin ise vücudun başka yerindeki bir tümörün beyne yayılması sonucu oluşan ve orta-ileri yaş grubunda ortaya çıkan kötü huylu tümörler olduğunu dile getirdi.
Bu tümörlerin erkeklerde daha çok akciğer, kadınlarda ise meme kaynaklı olduğunu anlatan Orakdöğen, "Kalın bağırsak, mide, cilt ya da prostattan da kaynaklanabilirler. Bazen metastazın kaynaklandığı organ saptanamayabilir. Bu tümörlerde sağ kalım süresi, vücuttaki tümörün kaynağı ve yayılımı, metastatik tümör sayısı, hastanın yaşı ve ek hastalık varlığı gibi faktörlere bağlı olarak değişir." ifadelerini kullandı.
Çocukluk çağı ve kalıtsal beyin tümörleri
Doç. Dr. Metin Orakdöğen, çocukluk çağı beyin tümörlerinin, çocukluk çağı kanserleri arasında lösemiden sonra en sık görülen tümör cinsi olduğunu bildirdi.
Bu tümörün çoğunlukla beyincik ve beyin sapı bölgesinde yerleştiğini, yaşamın ilk yılından itibaren görülebildiğini, bazen doğumsal da olabildiğini belirten Orakdöğen, "Tanı konana kadar büyük boyutlara ulaşabilirler. Kaynaklandığı yere göre baş ağrısı, kusma, fizik-psikomotor gelişme geriliği, baş çevresinde büyüme, epilepsi nöbetleri, yürümede dengesizlik, görme bozukluğu, hormonal bozukluklar ile ortaya çıkabilirler." değerlendirmesinde bulundu.
Orakdöğen, kalıtsal beyin tümörlerine ilişkin de "Ailesel olarak geçiş gösteren bazı beyin tümörleri, cilt lezyonları ve diğer organ patolojileri ile birlikte ortaya çıkar. Bazıları ise meme kanseri, sarkom, lösemi, polip gibi vücutta başka yerlerdeki tümör varlığıyla birliktedir." görüşlerini aktardı.
Belirtiler
Medicana Kadıköy Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Orakdöğen, beyin tümörünün belirtilerine ilişkin şunları kaydetti:"Tümörün yerleşim yeri, büyüme hızı ve büyüklüğüne bağlı olarak değişen; bilinç değişiklikleri, kol ve bacaklarda artarak devam eden güçsüzlük, konuşma-anlama bozukluğu, görme bozukluğu, çift görme, baş ağrısı, bulantı-kusma, epilepsi nöbeti, kulak çınlaması ve işitmede azalma, yürümede dengesizlik, kişilik değişiklikleri, göğüsten süt gelmesi, adet düzensizlikleri ve el-ayak büyümesi, empotans gibi hormonal problemler görülebilir.
Baş ağrısı çoğunlukla tümörün kitle etkisi, beyin omurilik sıvısı dolaşım yollarını tıkaması, ödem veya kanamasına bağlı kafa içi basınç artışı nedeniyle gelişir ve sabahları fazla olup öksürme-ıkınmayla artar. Baş ağrısına bulantı-kusma eşlik edebilir, kusmayla baş ağrısı azalır."
Tanı ve tedavi
Metin Orakdöğen, beyin tümörlerinin tanısının ayrıntılı bir öykü alımı, fizik-nörolojik muayene, nöroradyolojik-nörofizyolojik incelemeler ve gereğinde kan ve beyin omurilik sıvısı incelemeleri ile konduğunu ifade etti.
Kesin tanının ise ameliyat veya biopsi ile alınan dokunun patolojik incelemesiyle olduğunu anlatan Orakdöğen, şöyle devam etti:
"Görme yollarının incelenmesi ve hormon incelemeleri hipofiz adenomlarının, işitme testleri köşe tümörlerinin, beyin omurilik sıvısı incelemeleri ise çocukluk çağı tümörlerinin tanı ve tedavisinde yol göstericidir. Görüntüleme yöntemleri içerisinde bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR) ve modaliteleri, serebral anjiografi, özellikle metastatik beyin tümörlerinde pozitron emisyon tomografi (PET) ve sintigrafi yer alır. Nörofizyolojik-elektrofizyolojik kayıt yöntemleri arasında ise elektroensefalografi (EEG) ve uyarılmış potansiyeller bulunur. Özellikle çoklu metastatik tümörlerde stereotaktik cerrahiyle biopsi yapılarak tanı konabilir ve tedavi uygulanabilir."
Doç. Dr. Orakdöğen, beyin tümörlerinde erken teşhisin önemli olduğunu vurguladı.
Beyin tümörlerinde temel tedavi yönteminin mikrocerrahi veya nöroendoskopik yöntemle tümörün tamamen veya riskli bölgelerde kısmen çıkarılması olduğunu belirten Orakdöğen, radyoterapi, radyocerrahi ve kemoterapi başlangıç tedavisi veya cerrahiyi destekleyici tedavinin tek başına veya birlikte uygulanabildiğini kaydetti.
Güncelleme Tarihi: 31 Mart 2018, 16:19