Teknologların büyük savaşı
Teknolojinin hayatlarımızı kolaylaştırmak üzere gelişimini sürdürdüğünü düşünsek de, herkesin hayatı aynı şekilde etkilenmiyor. Orta ya da büyük ölçekli bir şirketin bilgi teknolojileri süreçlerinden sorumlu olduğunuzda işler biraz değişebilir.
Her sabah uyandığınızda, sorumluluğunuz altındaki birçok unsurun eskidiğini, demode bulunmaya başlandığını ya da çağdışı kaldığını göreceksiniz. Teknoloji herkesi geliştirirken sizi hep geride bırakıyormuş gibi gelecek ve her an bu eskime riskiyle savaşmanız gerekecek. CIO, CTO ya da Bilgi Teknolojileri yöneticisi unvanları altında hizmet veren bir teknolog olmak hala kulağa hoş geliyor mu?
Maurer'e göre 3 kural var
Dünyanın en önemli ve en büyük araştırma ve danışmanlık şirketlerinden biri olan Gartner’ın araştırmadan sorumlu başkan yardımcısı William Maurer, teknoloji karşısında en zor savaşı veren orta ölçekli şirketlerin CIO’ları için sürdürülebilir bir teknoloji stratejisi yaratmanın yöntemleri üzerine bir rapor hazırladı.
Rapor özellikle Kuzey Amerika şirketleri üzerinden çıkarımlar yapsa da, genelleştirilebilecek sonuçlar da görülüyor. Satın alma ve sözleşme yönetimi süreçlerinin kendi BT organizasyonlarının bir parçası olmadığını söyleyen orta ölçekli şirketlerin CIO’larının oranı yüzde 43 olarak belirlenmiş.
Oysa pratikte bu süreçlerin dış kaynak kullanımıyla çözümlenmesi pek bir şey ifade etmiyor, BT süreçlerini yöneten üçüncü partilerin karar verici olduğu süreçler de şirket yöneticilerinin onayıyla işliyor. Özellikle orta ölçekli şirketlerde teknologların yüzde 67’si kurumsal operasyonları optimize etmekle görevlendiriliyor.
Tedarik süreçleri, üçüncü partiler/iç müşterilerle iletişim ve kaynak yönetimi gibi süreçler her zaman zorludur. Bunların üzerine bir de iş hedefl erini teknik gerekliliklerle uyumlu bir şekilde yönetmek, pragmatik bir yaklaşımı mecburi kılar.
William Maurer, teknologlar için en önemli üç kelimeyi şöyle belirliyor; Verimlilik (Eff iciency), İyileştirme (Enhancement) ve Dönüşüm (Transformation). Bu üçlünün dengeli bir şekilde bir araya gelmesi durumunda kurulan stratejiler, şirketinizi geleceğe taşırken sizi de başarılı kılıyor.
Verimlilik çalışmaları genellikle emek yoğun özveri gereksinimini tetiklerken, iyileştirme çabaları ise maddi kaynak ihtiyaçları doğuruyor. Bu ikili dahi yeterince zor bir uyum süreci gerektirirken, dönüşüm; şirketin gelirlerini, karlılığını ve pazar hakimiyetini artırmak için bir zorunluluk olarak baskı yaratıyor.
Maddi kaynakları sınırsıza yakın bir şirket dahi doğru stratejiler ile yürümediği sürece beklenen bir hedefin yakınından bile geçemiyor. Saha zorlu, şartlar çetin ve beklentiler yüksek. Çalışmak kadar düşünmek, sezgisel kabiliyetlere güvenmenin yanında doğru analizler üretmek de gerekiyor.