TL reel anlamda hiç bu kadar değersiz olmamıştı

TL reel anlamda hiç bu kadar değersiz olmamıştı

Gidiş nereye, kimsenin tahmin yapabilecek hali yok doğrusu. Zaten en kötüsü de bu. Hani bilinse ki döviz her ay şu civarda artacak ya da artabilir, yıl sonunda şu düzeyde oluşabilir; çok önce yapılan tahminlerin üstünde bile olsa bu değerler, şimdiki bilinmezlikten daha iyi.
Herkes hesabını kitabını ona göre yapar. Ama şimdi öyle mi?
Düşünün, döviz borcu olan bir şirketsiniz, üç beş ay sonra da bu borcunuzun tümünü ya da bir kısmını kapatmak zorundasınız.
“Daha da artacak” diye şimdiden döviz alıp bir kenara koysanız, bir de bakmışsınız ki birkaç ay sonra döviz gerilemiş, zararı azaltayım derken daha büyük zarara girersiniz.
“Döviz artık artacağı kadar arttı, bundan sonra pek çıkış olmaz” diye hareket etseniz, vade tarihi geldiğinde belki de bugünkü kuru arayacak, çok daha yüksek fiyattan döviz almak zorunda kalacaksınız.
“Serbest kur sisteminin doğasında bu var” diyenler olacaktır. Ama uygulanan artık “serbest kur sistemi” olmaktan çoktan çıktı. Artık bizdeki “dolaylı müdahaleli serbest kur sistemi”ne dönüştü.
Gün geçmiyor ki bir demeç verilmesin, biraz dingin seyretmeye başlayan kur yeniden tırmanışa geçmesin.
Türk parasının reel anlamda değersizliğini ortaya koyan bu gidişat zaten 2017 yılının tümünde çok belirgin biçimde kendini göstermiş bulunuyor.
Endekslerin açıkça ortaya koyduğu gerçek, Türk parasının reel olarak değersiz seyrettiği. Reel efektif döviz kuru Türk Lirası'nın yalnızca bir paraya karşı, örneğin dolara ya da euroya karşı olan değerini ortaya koymuyor.
Hesaplama, Türkiye'nin dış ticaret yaptığı ülkelerin paraları dikkate alınarak ve ticaretteki paylar göz önünde bulundurularak yapılıyor. Hesaplamada Türkiye'deki enflasyonun yanı sıra ilgili ülkelerdeki enflasyon da dikkate alınıyor.Yani reel efektif döviz kuru hesaplaması karmaşık bir hesaplama. 
TL değersiz konumda ve reel efektif döviz kurunun bir anlamda dengeye gelebilmesi için paramızın değer kazanması gerekiyor.
Yoksa düzeltmeyi doları aşağı çekerek değil de, acaba başka türlü mü yapmalıyız? Bizde geçen yıl için yüzde 12'ye yakın oluşan tüketici fiyatlarındaki artış belki daha yüksek ve biz bunu iyi ölçemediğimiz için reel kur endeksi düşüyor.
Enflasyonu zaten yüzde 100 doğru ölçmek hiçbir ülkede mümkün değil. Yüzde 12 gerçekte biraz yukarıda da olsa, bu durum reel kur endeksinin böylesine gerilemiş olmasını izah etmeye yetmez. Hem enflasyon gerek Türkiye'de, gerek diğer ülkelerde tümüyle doğru ölçülüyor olsa bile reel kur endeksinde yine de artı ya da eksi sapmalar görülebilir. Nitekim bu durum Türk Lirası için geçmişte söz konusu oldu. Türk parası 2010 yılında, başlangıç yılı olan 2003'e göre reel olarak yüzde 20'nin üstünde değerliydi.

Piyasanın ne dediği önemli
Aslında reel efektif döviz kuru endeksinin ortaya koyduğu tabloya fazla da takılmamak gerek. Reel anlamda birçok gösterge başlangıç düzeyinin altında olabilir. Reel kayıp ya da kazançları biraz da "piyasa öyle takdir ediyor demek ki" diye okumak gerekir.
Piyasa da durup dururken bir değerde uzlaşmaya varmaz. Demek ki faiz gibi, ülke riski gibi etkenler devreye girmekte ve kur rakamlarındaki artışın devam edeceğinin kaçınılmaz olduğunu söylebeliriz.
Bu düzeyin reel olarak yüksek olması, yani TL açısından bir kayıp anlamı taşıması çok önemlidir. Bunu düzeltmenin yolu ekonomide güçlü olabilmekten, gereken kararları doğru bir şekilde zamanında almaktan geçmektedir.
Her hangi bir ürünün gerçek fiyatı, alınıp satıldığı, işlem gördüğü fiyattır çünkü.
 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.