"Nerede sebepsiz zengileşme, orada sefalet...."
Hergün sürekli olarak Merkez Bankası, faiz, döviz, borsa, enflasyon, işsizlik konuştuğumuz için dünyada neler olup bittiğini gözden kaçırıyoruz. TCMB ve ECB kararlarında bir ekstra bilgilenbdirme olmadığı için bugün sizlerle başka gerçekleri paylaşmak istiyorum.
Bu hafta Dünya Bankası’nın “fakirlik” verilerine de göz attım. Geçen yıl tamamlanan geniş çapta bir araştırma da, küresel olarak ileri derecede fakirlik yaşayan nüfusun % 44’ünün 14 yaş ve altında olduğu gözüküyor. Bu da en başta paylaştığım çocuk ölümleriyle birbirini tamamlayan bir sonuç. Ayrıca sefaleti yaşayanların %80 nispetinde kırsal nüfusta olduğu da görülüyor. Doğal olarak ileri derecede fakirlik yaşanan nüfusun %65’inin tarımla uğraştığını söylemem sürpriz olmayacak. Bu sefaleti çekenlerin %39’u da bildiğimiz veya tanıdığımız şekilde eğitimden mahrum yaşıyor. Eğer dünya 100 kişilik bir köy olsaydı sadece 1 kişi üniversiteden mezun olacaktı. Bu rakam dengesizliğin boyunu bizlere net şekilde gösteriyor.
Dünya Ekonomik Forumu'nun yaptığı bir çalışmada ise, dünyada %12-13 nispetindeki bir nüfusun hala elektrik enerjisine kavuşmadığı görülüyor. Bilgisayar veya akıllı cihazlara hala ulaşamamış olan nüfusun büyüklüğü sizi oldukça şaşırtacak. Çocuklarımızın beğenmediği veya zor beğendiği aletlere bile ulaşamayan %91’lik bir nüfus var. Yanlış okumadınız. Eğer dünya 100 kişilik bir köy olsaydı sadece 9 kişi bu güzelliklere kavuşmuş olacaktı.
Bir yandan gelir dağılımı, teknoloji, altyapı ve eğitimde bu eşitsizlik devam ederken, “bari huzurlu ve barış içinde olalım” umudu da azalıyor diyebilirim. Küresel krizden önce nispeten barışçıl olan dünya, krizden sonra giderek tırmanan şiddete maruz kaldıktan sonra 2013 yılında tekrar sakileşmeye başlamış. Ancak, 2014 yılından itibaren dünyada tansiyon giderek yükselmiş.
Trump’ın seçilmesiyle beraber de söz konusu tansiyonun tavan yaptığı da görülüyor. Barış ve refahın kol kola yürüdüğünü gayet iyi bildiğimiz için, bu gidişin hayırlı sonuçlar doğuramayabileceğini söyleyebilirim. Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında son birkaç yıldır bu olumsuz seyre dikkat çekiliyor.
"Nerede sebepsiz zengileşme, orada sefalet...."
Bir yandan teknoloji ve dijital dönüşüm alabildiğine hızla ilerlerken, çalışma koşullarının da her yerde eşit şekilde devam etmediği, hatta yukarıdaki örneklerde olduğu gibi eşitsizliğin gitgide yayıldığı gözükmekte. Dünya Ticaret Örgütü'nün yaptığı araştırmaya göre, kayıt dışı istihdam bazı ülkelerde ciddi boyutlara ulaşmış durumda.
Nepal, Çad, Togo gibi fakirliğin yüksek seyrettiği ülkelerde , Fildişi Sahilleri, Vietnam ve Pakistan gibi alt-orta gelir grubundaki ülkelerde, Paraguay ve Meksika gibi üst-orta gelir grubundaki ülkelerde kayıt dışı istihdam %60 ile %98 arasında değişen oranlarda seyrediyor.
Ancak %30-60 arasındaki ülkelere baktığımızda fakir ülkelerden Etiyopya, alt-orta gelir grubundan Kosova, Kırgizistan, üst-orta gelir grubunda ise Brezilya ve Türkiye gözüküyor. Maalesef Etiyopya’daki kayıt dışılık Türkiye’den daha az. Türkiye %46 kayıtdışı istihdamla olumsuz şekilde öne çıkıyor. Brezilya’da bu oran %36 iken, aynı gelir grubundaki Bulgaristan’da %19 civarında seyrediyor.
İlginçtir bu sıralamalarda Çin ve Hindistan yok. Demek ki İLO verilerine göre bu ülkelerden daha iyi durumdalar. Hatta Hindistan’da iş sahibi olanların sayısı hızla yükselirken, dolar milyonerlerinin sayısının her yıl katlanarak arttığı gözüküyor. Şöyle ki, 2027 yılında nüfusun binde 8’i dolar milyoneri olacak diye bekleyenler var. Bunların başında WEF yani Dünya Ekonomik Forumu var.
Şimdilik Türkiye’de bu çapta bir zenginleşme olmasa da döviz kurlarının hızlı artışından sonra TL milyonerlerinin sayısı artmış durumda. Mevduatını döviz olarak tutanların geçen yıldan bu yana tasarrufları neredeyse %100 büyüdüğü için, bu normal bir sonuç.
Nerede anlamsız ve sebepsiz zengileşme var, orada sefalet var bozulma var.
Daha çok emek harcayan daha çok alınteri ile hayatını kazanan insanlara ihtiyacımız var. Ve bence en önemlisi bu değere sahip çıkacak yöneticilere sahip olmamız gerekir. Çünkü Dünya hergün zenginliği artıralım, ama fakirliği bitirelim diyen senaristlerin ve onları yöneten global güç dengelerinin kavgası altında eziliyor.
Evet!.. Tam olarak buradan bakarsak hergün ürettiğimizin yeterli olduğunu düşünüp. tükettiğimiz fazlalıklar karşısında küçülen kazancımız ile beraber ekonomik sıkıntılara gireceğiz. Bu da bize iyi planlama yaparak kazanç ve harcama bütçelerimizi dengeleyip karlı bir düzen kurmamızın gerekliliği konusunda acil kararlar almamızı zorunlu kılar. İsraf etmeyecek zenginlik ve kıymet bilecek mutluluklar dilerim.
Okumaya,araştırmaya,öğrenmeye ve çalışmaya devam!.....Hepimize kolay gelsin...